TarihYazılar

Mahmud Kaşgari Kimdir?

 

Omeljan Pritsak Kaşgarlı Mahmut olarak tanıdığımız ve Divan-ü Lügat’it Türk adlı meşhur eserin yazarı olarak bildiğimiz kişinin menşei hakkında hazırladığı bir çalışmada çok ilginç bilgilere yer vermiştir. Mahmud al – Kaşgari’nin geçmişi ve soyu hakkında elimizde Divan-ü Lügat’it Türk’ün muhtelif yerlerinde kendisi tarafından verilen bilgilerden başka bir bilgi yoktur. Kendisinin Divan-ü Lügat’it Türk’te verdiği bilgilere bakarak kendi kavminin Türk kavimleri içerisinde asil kavimlerden biri olduğunu ve ceddinin Türk ülkesini Samanoğullarından savaşarak kazandığını ve babası al Hüseyin b. Muhammed’in Isık Gölü çevresindeki Barshan şehri ile yakın bir bağı bulunduğunu ortaya koyan Omeljan Pritsak çalışmasında konuyu açıklığa kavuşturmaya çalışıyor.

Bu durumda Mahmud al – Kaşgari’nin Karahanlı sülalesine mensup olduğunu ve ceddinin bu sülalede önemli bir noktada olduğunu anlıyoruz. Mahmud al – Kaşgari’nin ceddi olabilecek iki kişiden söz edebiliriz. Bu iki kişiden biri Maveraünnehir’in ilk fatihi Buğra Han unvanını taşıyan Harun b. Süleyman diğeri ise Arslan İlig unvanını taşıyan ve Gazneli Mahmut ile bir olup Samani Devletini yıkan Nasr b. Ali’dir. Ancak Nasr b. Ali sülalenin batı kolundan olduğu ve Mahmud al – Kaşgari’nin ise sülalenin doğu kolundan olduğu düşünüldüğünde geriye Maveraünnehir’in ilk fatihi olan Buğra Han’ın yani Harun b. Süleyman’ın Mahmud al – Kaşgari’nin ceddi olduğu ortaya çıkıyor.

İlerleyen dönemde Harun b. Süleyman yerini oğlu Yusuf Kadir Han’a o da yerini oğlu Muhammed’e bırakmıştır. Arslan İlig olarak ise yani hakan olma adaylığının ise Muhammed’in oğlu olan ve Barshan’da görev yapan Hüseyin’e verildiğini görüyoruz. Hiç şüphe yoktur ki bu Hüseyin b. Muhammed Kaşgarlı Mahmut’un babasından başka birisi değildir.

Mahmud al – Kaşgari, hayatı hakkında pek bilgi vermemiştir. Bağdat’a neden göç ettiğini, Türk ülkelerini neden gezdiğini ve neden eserinde Karahanlılardan bahsetmediğini açıklamamıştır. Ancak yaptığımız tahminlerin doğru çıkması bize cevabı verilmemiş olan bu soruların cevabını vermektedir. Karahanlı Devletinde 1056 – 1058 yıllarında yaşanan hadiseler çok ilginçtir.

Önce Süleyman b. Yusuf kardeşi Muhammed b. Yusuf’a karşı harekete geçmiş ancak yenilmiştir. Muhammed, Süleyman’ı zindana attırmış ve tahta geçmiştir. Bundan sonra gelişen olayları İbn al – Asir şöyle aktarmaktadır. Muhammed b. Yusuf hakan olunca yerine veliaht olarak oğlu Hüseyin’i göstermiştir. Ancak Muhammed’in ikinci karısından olma küçük bir oğlu daha vardır. Muhammed’in ikinci karısı kendi oğlunun geleceğini düşünerek zindandaki Süleyman ile iş birliği içinde olmuş ve bu ailenin birçok ferdini zehirleterek öldürtmüştür. Bu olaylar karşısında Muhammed zindana attırdığı kardeşi Süleyman’ı boğdurtmuştur. Tahminlerimiz doğrultusunda bu katliamdan kurtulabilen ender kişilerden biride Mahmud al – Kaşgari olmuştur.

 

Mahmud al – Kaşgari önce Türk ülkelerine gitmiş ve on yıl kadar oralarda dolaştıktan sonra Bağdat’a gelmiş ve siyasi mülteci olarak Bağdat’ta yaşamını sürdürmüştür. Bu yolculukları esnasında Türk dünyasını ve kültürünü yakında tanıma ve inceleme şansına erişmiştir. Bu sırada 1055 yılında Selçuklular Bağdat’ı fethetmişlerdir. Mahmud al – Kaşgari Bağdat’ta Türklerin ehemmiyetini izah eden bir esere gereksinim duymuş ve meşhur eseri olan Divan-ü Lügat’it Türk’ü yazmış ve 1057 – 1094 yıllarında bitirerek zamanın Abbasi Halifesine ithaf etmiştir. Böylece Bağdat’taki yerini de sağlama almıştır. Hazin aile faciasına değinmemiş olmasını ve kendi döneminde de hüküm süren Karahanlı Devleti hakkında hiçbir bilgi vermemiş olmasını bu şekilde anlıyor ve açıklayabiliyoruz.

Bugün Türk kültürü adına baş yapıt olan Divan-Ü Lugat’it Türk adlı eserin meydana gelmesinde ve yazarı olan Kaşgarlı Mahmut’un hayat serüveninde aslında çok ilginç ve bir noktada trajik bir öykü yatıyor.

Mehmet Caner Çavuş

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu