GündemYazılar

Tükenmişlik Sendromu

Değerli okurlarımız; rol çatışması ve rol belirsizliğinin yol açabileceği bazı olumsuz durumlardan geçen haftaki yazımda bahsetmiştim. Aşırı rol yüklenme sonucu bocalama yaşayan bireylerde tükenmişlik sendromu oluşabilmektedir. ‘’Tükenme’’ sözlük anlamına bakıldığında, ‘’çok sıkıntı çekmek, yorulmak, çok hırpalanmak, yılgın hale düşmek, çok üzülmek.’’ şeklinde tanımlanmaktadır. Tükenmişlik bir stres sendromudur. Tükenmişlik sendromu tanımı ilk kez 1970’li yıllarda Amerika’da Herbert Freudenberderger tarafından yapılmıştır. Tükenmişlik sendromu; kişilerdeki duygusal yorgunluk ve sahip olduğu yeteneklerin ve başarılarının azaldığını hissetme şeklinde tanımlanan genellikle iş stresinin yaygın bir sonucudur. Tükenmişlik daha çok insana hizmet veren mesleklerde özellikle sağlık, eğitim gibi sosyal çalışma alanlarında görülebilen bir olgudur. İstenmeyen olaylara uzun süre maruz kalma durumunda stres tepkileri oluşmaktadır ve bu tepkiler tükenmişlik sendromu olarak sonuçlanmaktadır. İşine öncelikli olarak ilgi gösteren ve daha sonra giderek artan yükle duygusal tükenme ve enerji kaybı yaşayana bireylerde daha sık rastlanan bu durum, kimi zaman işi bırakmayla da sonuçlanır.

Sadece iş doyumsuzluğuyla değil; çaresizlik, ümitsizlik, her durumda olumsuzluk hissi, aileye ve çevreye karşı olumsuz tutumlar içeren fiziksel duygusal ve zihinsel bir sendromdur. İlk aşama duygusal tükenme bireyin strese uzun süre maruz kalmasıyla başlamaktadır. Duygusal tükenme içerisinde olan birey, iletişim kurduğu sorunları çözemediği takdirde duyarsızlaşarak, ilgisiz tutumlarıyla sorunlardan kaçabilmektedir. Düşük kişisel başarı hissiyle birey, önceleri başkalarına yüklediği olumsuz tutum ve davranışların hepsini artık kendine yüklemeye başlar buda zihinsel tükenme aşamasını oluşturur. Tükenmişlikte sık görülen aşama genellikle duygusal tükenme sendromudur. Stresle başa çıkmadaki yetersizlik ve başarısızlık sonucu olarak görülür. Tükenme belirtisi genellikle çok başarılı olmak için gereğinden fazla çalışan, yapması gerekenden daha fazlasını yapmaya çalışan ve kendi sınırlarının farkında olmayan bireylerde daha sık görülmektedir. Tükenmişlik genellikle önemsizmiş gibi gözükür çünkü fiziksel yaralanma veya ölüm gibi hayati risklere yol açmamaktadır. Bu yüzden insanlar tükenmişliğin büyük bir mesele olmadığını düşünmektedir ve bu sendromları yanlış değerlendirmektedir. Tükenmişlik bir hastalık değildir fakat sendromdur. Depresyon ve tükenmişlik iç içe geçebilir. Tükenmişlik depresyon boyutunda önemli tetikleyici faktördür. Tükenmişlik sendromuyla depresyonun farkı; depresyondan kaynaklanan olumsuz duygular hayatın tüm alanına yansımaktadır. Tükenmişlik sendromunda ise sadece yapılan işle ilgilidir. Tükenmişlik sendromuna sebep olan olumsuz şartlar veya hisler düzeldiğinde iyileşme başlamaktadır.

Tükenmişlik sendromunda daha bireylerde çok sosyal geri çekilme, psikomatik yakınmalar, duygusuzluk, sessiz olma hali, öz saygı yitimi, düşük verimlilik, kişiler arası çatışma, işe gecikme ve işten erken çıkma isteği, uykusuzluk, beslenme bozuklukları, sık hastalanma, baş ağrısı, boyun ve sırt ağrıları gibi bulgular görülmektedir. Sosyal yaşamda sergilediğimiz aşırı rol yükü ve sorumluluklar, işin niteliği, çalışma saatleri ve mekânsal özellikleri de çevresel faktörler arasında yer almaktadır. Çalışma sürelerinin uzun olmasından kaynaklanan durumlar sadece iş hayatı için değil, kimi zaman ev hanımları içinde evde bitmeyen iş yükü düşüncesi bu sendromları kapsamaktadır. Tıpkı işe yeni başlayan bireylere bu iş yükünün ağır gelmesi gibi yeni evlenen biteylere de aynı oranda alışık olmadık ev işlerinin yükü daha ağır gelebilir. Rollerin belirsizliğiyle daha çok iş tanımının olmaması, birden fazla rol yüklenmesi, yoğun stres tükenmişlik sendromunu oluşturabilir. Gençlerde yaşlılara oranla daha fazla görülmektedir çünkü yaş ilerledikçe daha dengeli her duruma hazırlıklı tecrübeli bireylerde tükenmişliğe direnç daha da artmaktadır. Başlayacağın işin zorluklarını, risklerini, sorunlarını önceden görerek kendini hazırlamak ve gerekli tedbirlerin alınması önemlidir. Stres yaratan durumlarla karşılaştıkça daha güçlü ve zayıf yönlerimizi öğrenmek önemli bir adım olabilir. Tükenmişlik sendromunu etkisiz hale getirebilmek için en önemli husus; bir güçlükle karşılaştığımızda ondan kaçış yolu aramak yerine çözüm yolları aramaya çalışmaktır.

Ayşe Yazıcı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu