İlahiyatYazılar

Online Müslümanlık

Coronavirüs süreci ve insanların sokaktan uzak durma çabaları, her şeyi online ortamda yürütme çabasına sürükledi kendini. Konferanslar, dersler, hatta arkadaş ortamı sohbetleri dahi online ortama sürüklendi. Aslında bugün üst kuşağın dijital medyada yapmaya çalıştığı bu varoluş retoriğini “Z Kuşağı” dediğimiz gençler çoktan çözmüşlerdi bile.

İslam tüccarlar, fetihler ile yayıldı; ilim meclisleri ile öğrenildi. Türk-İslam tarihine baktığınız zaman medreseler, ilim halkaları, esnaf teşkilatları, dervişler, tekkeler gibi birçok ilim meclisi ile karşılaşabilirsiniz. Ancak bunlara bir yenisi daha eklendi. Günümüzün kaçınılmaz bir gerçeği olan internet ve dijital dünya, yeni süreçlerle birlikte gelişerek karşımıza her istediğimizi bulabileceğimiz yarı kirli bir dünya sundu.

Bu dünyanın bize getirdiklerinden biri de şüphesiz “Online Müslümanlık” kavramı. Z kuşağı olarak nitelendirdiğimiz kuşak, internet ve dijital dünya ile hayata gözlerini açtılar. Dolayısı ile her türlü bilgiye ulaşma konusunda daha etkin ancak bilgiyi arayış metodu ve süzme meselesinde çok kirli bir yapı ile karşı karşıyalar. Artık karşımızdaki gençlik din ve inanç kavramlarını da internetten araştırıyor, ulaşabildiğine ulaşıyor, ulaşamadığını sorguluyor. Youtube gibi video platformlarında var olan tüm videoları süzerek bir arayışa giriyor. Bu aslında beraberinde ciddi bir tehlike de getiriyor. Bugün bir ilahiyatçı gözünden video paylaşım platformlarını süzdüğümde gençlerin doğrudan daha ziyade kendi göz zevklerine daha iyi hitap eden ve hatipliği gençlerin literatürüne yakın kaynakları daha çok benimsediğini görüyorum açıkça.

Konuyu biraz daha açarsak; artık cami kürsülerinden edilen vaazların niteliğinde değil, güzel dekore edilmiş ortamlarda çekilmiş videolar gençlerin yeni göz bebeği. Klasik fıkıh okumuş önemli alimlerin veya medrese usulünü kullanan ulemanın hatipliği değil, gençlerin diline daha yakın, daha esprili daha soft insanlar daha çok takipçiye sahipler.

Dolayısıyla bu mesele beraberinde güzellikleri getirdiği gibi tehlikeyi de getiriyor. Güzelliği kolay ulaşılabilirlik. Yıllar evvel takip ettiğimiz ilahiyat büyüklerimizin yeni kitabı yayınlanacak mı, bir yerde konferans verecek mi diye dört gözle beklerdik. Şimdilerde hemen hepsinin bir Youtube Kanalı mevcut ve hemen her hafta yeni içerikler giriyorlar. Ancak bir de tehlike boyutu söz konusu. Şöyle ki yarım doktor candan, yarım hoca da imandan eder. Video çekme becerisine sahip olan birçok insan bugün video platformlarından kendini alim yerine koyup içerikler giriyor ve yüzbinlerce izlenme sayısına ulaşabiliyor. Bu da ciddi bir kirlilik oluşturuyor.

Ortada şöyle bir gerçek var ki Z kuşağı artık araştırıyor ve sorguluyor. Abdestin farzının kaç olduğundan değil; abdestin farzının neden 3 olduğu ile daha çok ilgilenir haldeler. Bu da dijital dünyada açıkça görülebiliyor. Sözlük paylaşım siteleri, forumlar, sosyal medyalar…

Tüm bu olgular içerisinde bir tehlike daha var ki sorgulamaya çok açık olan Z kuşağı karşılaştığı kirlilikleri süzemediği zaman da fikirsel çıkmazlara giriyor ve cevabını bulamadığı konuları inkara sürükleniyor. Nitekim deizm, ateizm ve agnostiklerin buluşma noktaları da bu konuda sözlük siteleri.

Kim ne derse desin artık önümüzde online bir Müslümanlık var. Ve eski usulleri sanırım artık güncellememiz gerekiyor. İnternet mecrasında bugün var olan tüm olguların analizi ve artık fikir ve aksiyon dünyamızın da dijitale taşınması önemli.

Nitekim Twitter gibi mecralarda herhangi bir siyasi mevzuda Z kuşağının ağırlığını çok net görebiliyoruz. Siyasete girmeyeceğim. Lakin son günlerde yaşanan Sn. Cumhurbaşkanı’nın internet üzerinden gerçekleştirdiği bir video programına genç ağırlığın tepkisi ve beğeniden çok dislike “beğenmeme” atması da ayriyeten düşünülmeli. Çünkü Z kuşağı miting meydanlarında değil sosyal medyada. Ve siyasiler artık derdini çok net ve çözümsel anlatmak zorunda. Aksi takdirde çok hatırı sayılır sayıda var olan genç kuşak için geçmişin dili çok da bir şey ifade etmiyor.

Bir başka rüzgar da sosyal medyada esiyor. Herkes kendi meşrebinden olanı paylaşıyor, Ayasofya’nın açılma meselesi bile klavye mücahitliğine dönmüş durumda.

Sonuç olarak yeni Müslümanlığımızın adı “Online Müslümanlık”. Ve bizim artık içtihatlarımızı online dünyaya uygun güncellememiz gerekiyor. Belki de artık dilimizi ve fikir dünyamızı değiştirmemiz gerekiyor. Lakin bu mesele akıl almaz derecede zor bir mesele. Çünkü geleneksel taklidi damardan olan Müslümanlar yenilikçiliğe ve interaktif din anlayışına ciddi derece karşılar. Yeni söylemlere de oldukça kapalılar. Yeni nesil öyle değil. Yeni nesil yeni söylemlerin peşinde.

Ve yine bir gerçek var ki, bugün gençler arasında deizm, ateizm ve agnostizmin bu denli yaygınlaşmasının sebebi klasik gelenekselcilerin yeni söylemlerle olan kavgası. Gelenekselcilerin kullandığı dil artık Z kuşağından çok uzak.

Bu sebeple dijital bir din dilinin geliştirilmesi de mümkün müdür? bunu düşünmek lazım…

Geliştirilemediği takdirde birkaç zaman sonra inançlardan uzak ve kaybedilen bir nesilden bahsetmek kaçınılmaz olur mu? bunu da analiz etmek lazım.

Yalnız tekraren hatırlatmakta fayda var.

Yeni Müslümanlığımız “Online Müslümanlık”.

Yakup Kaya

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu