Yazar : Emrah ÖZTÜRK
Hani aşk filmlerinde çok bilinen ve sürekli tekrarlanan bir sahne vardır ya. Heyecanlı aşık sevdiğine bir mektup yazacaktır. Tüm özgüvenini toplar, kalem ve kâğıdı alır eline sonra düşünür… düşünür… düşünür… O ilk kelimeyi nasıl yazacağını bir türlü bilemez, beceremez. Bir başlangıç, bir selam, bir temenni, bir duygu… Ama her defasında o ilk kelimeyi hep yetersiz ve yersiz bularak kâğıdı buruşturur atar. Bu şekilde onlarca deneme… Hep sonuçsuz kalmıştır. Saatler geçer ama o kâğıda iki kelimeyi yan yana yazamaz. Aslında ilk kelimeyi yerleştirse, yakıştırsa gerisi çorap söküğü gibi gelecektir ama o işte ilk kelime yok mu onu bir türlü beceremez.
Tüm bunları bu yazıyı yazarken nasıl bir heyecan ve sevda yükü ile yazdığımı bilesiniz diye anlattım. Tarihe sevdalı, okumaya meraklı bir dostunuz olarak sizlere nasıl bir hitapta bulunarak başlayacağımı düşündüm durdum. Öncelikle beni bir dost olarak görmenizi istediğimden ben de sizlere dostlarım diye hitap etmekte bir yeis görmüyorum.
Kiminiz büyüğüm, kiminiz küçüğüm, ama ne fark eder; şu iki kapılı handa hepimiz aynı yolun yolcusu olan yoldaşlar değil miyiz? Bu yolda birbirimize destek verirsek, birbirimizi kollarsak menzile ulaşacağımız malumdur ve bunu ancak dost olarak başarabiliriz. İşte bu yüzden sevgili dostlar diyerek başlıyorum.
Uzun bir zamandır dertli ve sorumluluk sahibi bir arkadaş topluluğu ile birlikte birçok meselede fikir teatisi yapıp, yaşadığımız çevreye, içinde bulunduğumuz topluma ve aynı gök kubbenin altında nefeslendiğimiz insanlığa, menzile giden yolda bize nadide ikramlarda bulunan tabiata karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirmenin zamanının geldiğini düşünüyoruz.
Kollarımızı sıvayıp gerek sosyal medyada gerekse yazılı ve görsel mecralarda yer alıp farklı ama yabancı olmayan bir sesle, bildiğiniz ama bazılarını unuttuğunuz, bazılarını da artık önemsemeyi bıraktığınız birtakım değerleri, meseleleri, yaşanmışlıkları ve ortak hatıraları sizlere hatırlatmaya karar verdik. Amacımız tabi ki tüm dünyaya seslenmek ama bunun kolay olmayacağının da farkındayız. Klişe bir ifadeyle insanlık için küçük ama bizim için büyük bir adımla işe koyuluyoruz.
Biplatform temsil etmeye aday olduğu yüksek değerler ve fikirler ile sizlere hizmet etmeye başlıyor. Bendeniz biplatform’un üyesi olarak tarihe gönül vermiş, çocukluğundan beridir tarihle yatıp kalkan bir dostunuz olarak genellikle tarihle ilgili yazılar ile karşınızda olacağım. Dilerim sizlerin bu satırları okurken harcadığınız değerli vakitlerinize layık oluruz.
Sizlere bundan sonraki yazılarımda tarihimizde adı az bilinen gerçek kahramanlardan bahsedeceğim. Gönül isterdi ki bu yüce devlet adamlarının adı daha çok duyulsun. Aziz hatıraları daha çok yaşatılsın. Ama bazıları isimleri dahi bilinmeyen bazıları unutulan birçok kahramanımız, engin bir deniz olan Türk tarihinde uzak bir ada gibi unutulmaya yüz tuttu. Bizler bu gerçek kahramanların ve dürüst devlet adamlarının isimlerini andıkça, hayatlarını sizlere anlattıkça kendi şiarımızı gerçekleştirmeye ufak da olsa bir adım daha yaklaştığımızı hissedeceğiz.
Düşünün, 3 bin yıllık tarihimizde 200 tane devlet kurmaktan bahsediyorum. İnsanlık tarihine yüzlerce buluş ve icat ile katkıda bulunmaktan bahsediyorum. Onlarca hastalığın tedavisini bulup tüm insanlığa umut olmaktan bahsediyorum. Hükmettiğimiz coğrafyalarda ilk sözümüzün hep adalet olmasından bahsediyorum. Temsil ettiğimiz değerler ile sadece insanlık değil tüm canlılara hizmet etmekten bahsediyorum.
Söyleyin! Dünyanın geleceğini sadece Hollywood filmleri mi tasvir etmeli? Onlar mı kurgulamalı? Başka milletlerin buna hakkı yok mudur? Peki o milletler bu konuda herhangi bir tasavvur içinde midir? Ne gibi çalışmaları vardır? Yoksa Hollywood bizim yerimize yapsın mı demektedirler? Ya da yapmalarına mâni olan mı vardır? Biz yapıyor muyuz? Geçmişte olduğu gibi dünyanın kaderine etki etme hakkımız var mı artık? Yoksa başkalarının yazdığı senaryoda oyuncu mu olmak ümidimiz?
Sizlere bu sorular ile baş başa bırakarak aranızdan şimdilik ayrılıyorum.
Geçmişe cesaretle, geleceğe ümitle bakınız. Sağlıcakla kalınız…
