Yazar : Mehmet Caner ÇAVUŞ
Biplatform olarak, bizim de söyleyecek sözümüz var diyerek çıktığımız bu yolda, amacımız geleceğe ve gençliğe yatırım yapmaktır. Kimseye bağlı ve bağımlı kalmadan sesimizi duyurmaktır. Derdimizi paylaşmaktır. Biliriz ki paylaşıldıkça azalırmış dertler.
Algıların yönetildiği bir dünyada yaşıyoruz. Ne yiyeceğimize ne giyeceğimize hatta neyi nasıl düşüneceğimize dahi başkalarının karar verdiği bir dünyada. Maddi ve manevi bir kıskaç içinde bize biçilen rolü yerine getirmeye çalışıyoruz. Sanıyoruz ki onların çizdiği sınırların dışına çıkarsak ruhumuz yok olacak. Herhangi bir toplumsal olay karşısında çok hızlı bölünüyoruz. Kendimizi yakın hissettiğimiz sosyal çevrenin algısına kapılıyoruz. Hemen kendimize düşmanlar ve hainler bulup, canhıraş bir şekilde saldırıyoruz, vuruyoruz, kırıyoruz, en çokta sözlerimizle. Gerçekleri göremiyor, olayları doğru bir şekilde süzgeçten geçiremiyoruz. Kalıplarımızı belirleyenler, sınırlarımızı çizenler var çünkü. Biz onların istediği kişilerden başkası olamayız. Korkuyoruz dışlanmaktan, dışarda kalmaktan, farklı olmaktan. “Sen bizim gibi değilsin” cümlesini duymaktan çekiniyoruz. Her şeyi kendi siyasi algımız üzerinden yorumluyor, diğerlerinin varlığını ve fikirlerini yok sayıyor, bütün adımlarımızı puan toplamak adına samimiyetten uzak faydacı bir düşünceyle atıyoruz. Oysa biz bu toplumda hep birlikte yaşıyor, geneli ilgilendiren konularda hep birlikte üzülüyor hep birlikte seviniyoruz. En çokta acılarda birleşiyoruz. Bir şehit cenazesi ya da bir fakirlik hikayesi, bizi hemen birleştiriyor. Bilemedin, ölüm sayısının çok olduğu bir olaydan sonra ya da günümüzde bir virüs sebebiyle. Hep birlikte mutlu olmayı bilmiyoruz galiba, belki de beceremiyoruz. Niyeyse.
Peki ne oldu bize? Zamanın algı yönetimlerine karşı çaresiz ve ellerimiz havada, sanki bir suç işlerken yakalanmış gibi kalakalmışız. Ne yapacağımızı bilemeden öylece duruyor gibiyiz. Sanki bu büyük mirası bizden öncekiler bize emanet etmemiş gibi, sanki bir anda Anadolu dediğimiz bu topraklarda ortaya çıkmışız gibi şaşkınız. Hayatımız küçücük ekranlara sığdırılmış ve burnumuzun ucundan başka bir şey görmüyoruz. Önemsemiyoruz da belki. İşte biplatform olarak bu durgunluğumuzun, bu donukluğumuzun son bulması adına, içinde bulunduğumuz bu kıskaçtan kurtulma reçetesi olarak, omuzlamış olduğumuz tarih, kültür ve medeniyetimizi görmekteyiz.
Bu düşüncelerle, Türk milleti olarak çok büyük bir tarihin ve medeniyetin yükünü omuzlamış olduğumuzu hatırlamak durumundayız. Hem bilimsel hem de dini açıdan baktığımızda tarihin en eski milletlerinden biriyiz. Hal böyle olunca tarihin yapımında ciddi bir rolümüz olduğunu görüyoruz. Milattan önceki zamanlardan bu yana, dünyada belli bir kültürün ve medeniyetin temsilcisiyiz. Yine önemli derecede dünya bilim ve teknik birikiminin hem üreticileri hem de geliştiricileri arasındayız. İşte şimdi uyanma vakti!
Biplatform olarak bu samimi duygularla doğrunun, güzelin peşinde olmaya, kişisel menfaatleri değil, milli ve manevi menfaatleri ön planda tutmaya, küçük sosyal grupların değil Türk milletinin ve Türk gençliğinin destekçisi olmaya çalışacak, birlik ve beraberliğin sağlanması ve toplumsal uyanışın gerçekleşmesi adına bu yolda elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce, kalemimiz yazdığınca, fikir hayatına katkıda bulunmaya çalışacağız. Bu yolda sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyacağız. Doğruluk, güzellik ve samimiyetten başkaca bir derdimiz yoktur. Satırlarımı İbrahim Sadri’nin güzel bir şiiriyle bitiriyorum.
Bizimde yaşadığımız hayattır kardeşim
Bizde soluk alıp vermedeyiz
Yani her insan gibi sevmekteyiz, sevilecek şeyleri
Mesela bir kır çiçeğini, çimeni börtü böceği
Kalbim ağrıyorsa da kardeşim
Gölüm bulanıyorsa da
Tedirginsem kuşkuluysam
Kalın kitapların yazdığına bakarsan
Acayip suçluysam
Duvarlarda yazılar
Kalbimizde acılar varsa da
Bizimde yaşadığımız hayattır kardeşim…
Gelin bu hayatı birlikte ve güzel yaşayalım.