TarihYazılar

Köprülü Fazıl Ahmet Paşa – I

Öncelikle şunu belirtmek isterim. Bir yazı dizisi olarak hazırladığım bu yazıların okunabilirliğini sağlamak ve siz değerli okuyucularımızı sıkmamak adına bölümler halinde yayınlamayı uygun görüyorum.

Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, 1635 yılında Vezirköprü beldesinde dünyaya geldi. Babası Köprülü Mehmet Paşa meşhur Köprülüler ailesini ilk ferdi olarak Osmanlı Devleti’ne 1656 yılında sadrazam oldu. O sırada devlet çok zor bir dönem geçmekteydi ve genç padişah 4. Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan da gerçekten çaresizce devleti düştüğü bu buhrandan kurtarmak için çırpınıyordu. Oğlu 4. Mehmet, 1648 yılında henüz 6 yaşında hükümdar olmuştu. Malumdur ki Hatice Sultan’ın eşi Sultan 1. İbrahim uçarı ve dengesiz bir karaktere sahipti. Bu da onun sonunu getirmişti. Çünkü devlet, bu beceriksiz yönetimden dolayı iyice bunalmış ve Sultan İbrahim’in annesi meşhur Kösem Sultan, duruma müdahale etmek zorunda kalmıştı. Oğlunu tahttan indirerek torunu 6 yaşındaki Mehmet’i tahta çıkarttı. Böylece Sultan İbrahim’in kaotik devlet idaresi sona erecek, kendisi de torunu üzerinde nüfuz kurarak devleti daha iyi bir noktaya taşıyabilecekti. Fakat Kösem Sultan’ın planları umduğu gibi olmadı. Çünkü, gelini Hatice Sultan kendisine rakip oldu ve oğlu Mehmet’i kayınvalidesi Kösem’in idaresine bırakmaya razı olmadı. Bu sebeple tam bir gelin kaynana mücadelesi yaşandı. Bu çekişmeyi kazanan Hatice Sultan kayınvalidesini saf dışı ederek oğlunun üzerine titredi ve 6 yaşındaki çocuğun koskoca cihan imparatorluğunu tek başına yönetemeyeceğini bildiği için oğluna danışmanlık yapmaya başladı. Hatta onun yerine kararların çoğunu da kendisi alıyordu. Fakat bu sefer de başka bir problem ortaya çıkmıştı. Hatice Sultan’da henüz 21 yaşında genç bir anneydi ve devlet işlerinin nasıl yürüyeceğini pek bilmiyordu. Maalesef ortaya çıkan manzara zaman içinde Sultan İbrahim döneminde başlayan kaotik düzenin devamını andırmaya başladı. Düzen aynıydı sadece sultan değişmişti. İlk yıllarda beceriksizlik ve bilgisizlik yüzünden yapılan hatalar toplumda ve orduda sabırları taşma noktasına getirdi. Acilen sihirli bir değneğe, bir umut ışığına, bir çıkış yoluna ihtiyaç vardı.

Her Gecenin Sonu Sabahtır

Günler, aylar, yıllar böyle geçti. 1656 yılında, yani tam 8 yıl sonra her şey bitti, tükendik, mahvolduk, bu girdaptan ve kaostan çıkamayacağız denildiği bir sırada Köprülü Mehmet Paşa, Hatice Sultan tarafından sadrazamlık görevine getirilmek istendi. Köprülü Mehmet Paşa ise bu sırada artık 78 yaşına gelmiş ve emeklilik planları yapan bir vezirdi. On yıllarca Devlet-i Aliyye’ye şerefiyle hizmet etmiş, kariyerini hep liyakatle yükselterek bugünlere gelmişti. Ne kimseden rüşvet alır ne de kimseyi kayırırdı. O yüzden çıkarcı ve fırsatçıların sevemediği bir adamdı. İsmi de bugüne kadar bu yüzden gündeme gelmemiş olmalıydı. Çünkü Hatice Sultan ve genç padişahın etrafını saran yalaka ve çıkarcı kimseler onu hazmedemediğinden bugüne kadar ismi sultana önerilmemiş olabilirdi.

Nihayet o en karanlık günlerde ki Venedik donanması Çanakkale boğazını kuşatmış, İstanbul’da ticaret sekteye uğramış, halk yiyecek bulmakta bile zorlanıyorken, fiyatların günden güne arttığı bir dönemde Hatice Sultan nihayet Köprülü Mehmet Paşa’yı sadrazamlık görevine getirmek için çağırmıştı. Huzura çıkan Köprülü Mehmet Paşa devletin tepesine çöreklenen çıkarcı, rüşvetçi, ahlaksız bir grup olduğunu çok iyi bildiğinden bu görevi ilk başta kabul etmek istememişti. Çünkü verdiği kararlar bu grubun çıkarlarını zedeleyeceğinden çeşitli ayak oyunları ve entrikalar ile kendisine iftiralar atılabilir, hain tuzaklar kurulabilirdi. 78 yaşına kadar şerefiyle hizmet ettiği devletten yine şereflice emekli olmak ve köşesine çekilmek onun için en mantıklısıydı. Çünkü bu iftiralara Hatice Sultan kanar ise bir hain gibi de öldürülebilirdi. Son nefesini rahat vermek istiyordu.

Tabi birde işin öbür tarafı vardı. Devleti bu duruma düşüren gafilleri temizlemek, samimiyetle çırpınan Hatice Sultan’a yardım etmek ve Devlet-i Aliyye’yi eski şanlı gülerine tekrar çevirebilmek imkânı da elinde geçecekti. Bu fırsat reddedilmesi zor bir şeydi. O yüzden bugüne kadar hiçbir sadrazam adayının yapmadığını, yapamadığını yaptı. Hatice Sultan ile pazarlık etti. Ona eğer istediği ortam hazırlanırsa ve şartları kabul edilirse bu görevi kabul edeceğini iletti. Hatice Sultan ilk başta büyük bir şaşkınlık yaşamıştı. Ancak o kadar çaresiz ve güçsüzdü ki; 29 yaşında olmasına rağmen, küçük yaştaki oğlunu ve koskoca bir dünya devletini kanatları arasında korumaya çalışan bir güvercin gibiydi. Çok yorulmuştu. Bu yüzden Köprülü Mehmet Paşa’nın şartlarını kabul etti. İşi ehline verdi. Layık olanı göreve getirdi. Allah’ın da emri buydu. İşi ehline vermek. Ehliyet ve sabır ikilisi başarının en önemli anahtarıydı. Köprülü Mehmet Paşa, 5 yıl bu yüce makamda görev yaptı. Devlet ekonomik bunalımdan kurtarıldı. İçte ve dıştaki hain ve düşmanlara gereken cezalar verildi. Bozulan devlet otoritesi tekrar tesis edildi.

Pusuda Bekleyenler Var

Köprülü Mehmet Paşa, 1661 yılında 83 yaşında vefat etmişti. Hatice Sultan onun yerine kimi geçireceğini gayet iyi biliyordu. Etrafta akbaba misali sinsice bekleyenler vardı. Çığırtkanlık ve yalakalık yaparak kendilerini göstermeye çalışıyorlardı. Hatice Sultan türlü göz boyamalara kanmadı ve liyakatten şaşmayarak çok isabetli bir karar verdi

Köprülü Mehmet Paşa’nın son günlerinde rahatsızlığının iyice artmasından dolayı üzüntülü olan Hatice Sultan, oğlu padişah 4. Mehmet ile yerine kimi getireceklerini endişeli bir şekilde düşünürken Mehmet Paşa’dan bir talep geldi. Oğlu Fazıl Ahmet Paşa’nın, kendisinin yerine göreve getirilmesini istedi. Bu talep derhal kabul edildi. Çünkü Mehmet Paşa’nın oğlu Köprülü Fazıl Ahmet Paşa müthiş yetenekli, inanılmaz zekaya sahip bir dehaydı. Nasıl mı?

O da diğer yazımda…

Bu genç kahramanın peşinden ve izinden tarihte yürümeye devam edeceğiz…

Sağlıcakla kalınız…

Emrah Öztürk

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu