bi Öneri

Kod Adı : Bozkurt

“Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz. Türkiye’nin Kıbrıs’ta barış, kardeşlik ve özgürlük için giriştiği harekat bu sabah erken saatlerde başlamıştır.” Türkiye 20 Temmuz 1974 sabahına Başbakan Bülent Ecevit’in bu sözleriyle uyanmıştı. Yıllardır Kıbrıs’ta Rum milislerin adeta bütün dünyaya sırtlarını dayayarak yaptığı zulüm ve katliamlara Türkiye’nin dayanma gücü tükenmiş, senelerdir sonu gelmeyen diplomatik girişimlerden vazgeçilerek Türk Silahlı Kuvvetleri adaya çıkartma yapmak zorunda bırakılmıştı. Ancak bu harekat tabii ki anlık refleksler ve duygularla başlatılmış bir harekat değildi. Neredeyse sahadaki ve masadaki her aşaması incelikle hesaplanmış, her olasılık defalarca gözden geçirilmişti. Çünkü bu harekat hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de Kıbrıs Türklüğünün ilk ve son şansıydı. Başarısızlık bir ihtimal değildi.

Kod Adı Bozkurt; Türkiye’nin kendi içinde buhranlı dönemlerden geçtiği, EOKA’nın ise Kıbrıs’ta acımasız faaliyetlerini sürdürdüğü dönemlerde başlıyor. Ancak Türkiye her ne kadar kendi meseleleriyle meşgul olsa da Kıbrıs’ı kaderine terk etmemişti. 27 Mayıs darbesinden iki yıl sonra; 1964’de Kıbrıs’a bir Bayraktar yani Türk Mukavemet Teşkilatı komutanı gönderilir. Bozkurt kod ismini kullanan Kenan Çoygun hem Rum kesimini gözlemeye hem adadaki birlikleri düzenlemeye hem de Anavatan ile Ada arasındaki irtibatı sağlamaya başlar. Kenan Çoygun, Doktor Fazıl Küçük, Rauf Denktaş gibi gerçek kahramanların gerçek öykülerini romanlaştıran eser hem dil olarak hem de atmosfer olarak okuması oldukça keyifli bir yapıt. Okurken Kıbrıs’ta yaşanan mücadele ve acıları birinci gözden tecrübe edecek, fedakarlıklarla duygulanacak ve bugün bile Akdeniz’in önemini idrak edeceksiniz.

20. Yüzyıl Anadolu Türklüğü için adeta bir Kuva-i Milliye çağı olmuştur. Yüzyılın başında Anavatanı korumak ve kurtarmak için başlatılan bu hareketin benzeri yüzyılın ikinci yarısında ve sonlarına doğru bu sefer Yavru Vatan için yürütüldü. İlkinin meyvesi bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, ikincinin meyvesi de bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oldu. Yazar Cüneyt Öztürk’ün ifadesiyle “Kahramanlık stoklarımızın tükenmediğini göstermek için” kaleme alınan eser amacını eksiksiz yerine getiriyor. Üçüncü bir Kuva-yi Milliye destanı yazıp anlatmamak dileğiyle…

Alperen Köse

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu