GündemİlahiyatYazılar

Yahudiler Kudüs’ten Ne İstiyor?

 

Kudüs: Allah’ın yer yüzünde inşa ettiği şehir…

Ne zaman Müslümanlar için kutsal sayılan Ramazan ayı gelse zalim İsrail yönetimi Kudüs’e saldırır. Aslında bu saldırıların ardında yatan ilk sebep İsrail’de günün iktidarının halk üzerinde güven tazelemek ve iktidarını sağlamlaştırmaktır. Ancak bu nihai olan değil günü kurtaracak amacıdır İsrail’in.

Peki İsrail’in Kudüs ile derdi ne?

Kudüs tüm semavi dinler için önem taşıyan bir şehir. İçerisinde barındırdığı tarih ve kutsallarla bugün Hristiyanlar için de önem taşıyor. Aynı şekilde Müslümanlar için de. Ancak Kudüs, Yahudiler için tarihi öneminden daha ziyade bir nihai hedef meselesi. Bu sebeple ki tüm planlarını Kudüs’ü işgal etmek üzerine kuruyorlar. Yani Kudüs onlar için dinamik bizim için ise stabil bir değer. Bu sebeple dinamik olan her zaman stabil olan üzerine aksiyon halinde.

Peki İsrail’in nihai amacı ne?

Bu sorunun cevabı Yahudilerin tarihinde gizli. İslam’a göre Hz. Davut Peygamber olarak bildiğimiz Kral Davut’un oğlu Süleyman, krallığı eline alınca büyük bir mabet inşa etti. Bu mabedin Yahudilerce ismi Beyt-ül Makdis yani Mukaddes ev. Kur’an’a göre de Süleyman Mabedi veya Süleyman Tapınağı. Yahudiler için mabet dini ve siyasi hayatta çok önemli bir yere sahiptir. Önemli siyasi ve dini liderler tapınakta yaşar, halk özel günlerin tamamını tapınakta kutlar, kurbanlar tapınakta kesilir, birçok insan hayatını tapınağa adar. Kısacası Yahudiler için tapınak her şey demekti.

Babil Kralı 2. Nebukadnezar M.Ö. 586 yılında Kudüs ve çevresine büyük bir sefer düzenlemiş ve Süleyman Mabedini yakıp yıkmıştı. Sadece mabedi yıkmakla kalmamış bu bölgede yaşayan Yahudi topluluklarının tamamına yakınını da sürgün hayatına göndermişti. İşte tam burada Yahudilerin kutsal kitabı Tanah’a göre Yahudilerin elinde bulunan ve yine Kur’an’da da bahsi geçen Ahit Sandığı meselesi bulunmaktadır. Yahudiler içerisinde Tanrıya ve Musa’ya ait anlaşmaların bulunduğu ve doğa üstü bir güce sahip olduğuna inanılan Ahit Sandığı’nı Süleyman Mabedinde saklamaktaydılar. Nebukadnezar’ın mabedi yıkması ile birlikte Ahit Sandığı’ da ortadan kaybolmuş ve bin yıllarca süregelen bir efsane haline dönüşmüştür.

Babil sürgününden dönen Zerubabel’in idaresindeki Yahudiler, yıkılan mabedin yerine tapınak inşasına başlamış ve bu tapınağı M.Ö. 515’te tamamlamışlarsa da Romalı idareci Titus ikinci mabedi de M.S. 70’li yıllarda yaktırmıştı.
Tüm bu olayların ardından dağılan Yahudi topluluğunun bir araya gelmesi bin yıllarını almıştır. Bin yıllar sonra bir araya gelerek bir devlet kuran Yahudiler bu günkü İsrail topraklarına hakim olabilmişlerdir. Ancak nihai hedefleri sadece bir araya gelmek değildi elbette.

Yahudi inancına göre bir gün beklenen Mesih gelecek, Karal Davud’un hanedanlığını tekrar kuracak, tapınağı tekrar inşa edecek ve Yahudilere vaat edilen topraklarda Büyük Yahudi Krallığı’nı tekrar kuracaktır.
Büyük Yahudi Krallığı’nın tekrar kurulabilmesi Yahudi’ler için büyük önem arz eden Mabedin tekrar inşasına bağlıdır. Ancak Tanrı’nın vaadine böyle ulaşabileceklerine inanıyorlar.

İşte tüm mesele burada düğümleniyor.

Ağlama Duvarı, Süleyman Mabedinden geriye kalan tek yapı. Bu sebeple mabetten kalan son duvarda ağlamak onlar için önemli. Ve bugün Mabedin eskiden bulunduğu alan olan Beyt-ül Makdis’in üzerinde Mescid-i Aksa ve Kubbetüs-Sahra bulunmakta.

Son zamanlarda bölgeyi ziyaret eden dostlarımın bildirdiklerine göre İsrail Mecsid-i Aksa etrafında ciddi bir kazı çalışması yürütüyor. Amaçları belli aslında. Yıkılan Süleyman Mabedinde bulunan Ahit Sandığı’nı arıyorlar. Yine Tevrat’ın çeşitli kısımlarında geçtiğine göre Ahit Sandığı’nı elinde bulunduran gücü de elinde bulunduracak.
Daha da ileriye gidersek bu gün Mezopotamya toprakları (Dicle ile Fırat arası) Yahudilere göre Tanrı’nın kendilerine vaat ettiği topraklar. Ve haritalarınıza biraz bakarsanız bu toprakların bugün huzur ve istikrar içerisinde olmadığını görürsünüz.

Ve yine Mecsid’i Aksa’yı yıkarak Beyt-ül Makdis’in bulunduğu alanı temizlemek istiyorlar ki burada yeni ve son mabetlerini inşa ederek yüzyıllardır bekledikleri Büyük Krallıklarını tekrar kurmak ve bunu kuracak Mehdi’ye veya Mesih’e zemin hazırlamak. Evet onların beklediği bir son kurtarıcı var. Ve bu Mehdi-Mesih beklentisi size bir yerden tanıdık geliyor değil mi?

Aynı Mehdi (kurtarıcı) beklentisi İslam’da da var. Beklenen Mehdi kime gelecek bilemem. Gelecek mi onu da bilemem. Allah’u alem. Ancak Allah’ın dinini zulme ve küfre ezdirmeyeceğini bilirim. Gün gelecek, özgürlük güvercinleri uçacak Aksa’dan semalara…

Ancak kısaca size özetlemeye çalıştığım gibi Yahudilerin nihai bir amacı var ve bu amaca ulaşana kadar durmayacaklarını gün gibi ortada.

Bugün Kudüs için dua etmekten daha fazlasına ihtiyacımız var. Ortadoğu adım adım Melhame-i Kübra’ya yani Son Büyük Savaş’a doğru sürükleniyor. Ve İsrail’in projesi de bu. Armegeddon adını verdikleri “Tanrı’yı Kıyamete Zorlama” projesi.

Melhame-i Kübra’ya doğru adım adım yürüdüğümüz bu zamanlarda maalesef ki Alem-i İslam’ın ittihadı mümkün gözükmüyor. Siyasi tefrikalarla, mezhep çatışmalarıyla ve kapitalizmin avucunda paramparça olmuş İslam ülkeleri bugün Kudüs meselesi adına ortak tepki koymaktan acizler.

Ve yukarıda sizlere basitçe bir dille anlattığım meselenin bile birçok insan farkında değil.
İslam alemi acilen Kudüs meselesini stabil değerden statik değere dönüştürmeli ve bugün İsrail’in inanç savaşlarına karşı hamleler geliştirmelidir. Meselenin sadece toprak hakimiyeti olmadığının farkına varmalıdır.
Tarih birçok meseleye ışıktır. Büyük resmi görme merakımızı ancak bilgi ile geçekleştirebiliriz.

Bugün kuru hamaset ile Kudüs’ü koruyamayacağımız açıkça bellidir. Yanlış anlamayın. Umutsuz falan da değilim. Ebrehe ordusuyla birlikte Kabe’ye saldırdığında Abdulmuttalip bir dağa çıkarak “Allah’ım, burası senin evin ve onu koruyacak olan sensin.” demişti. Ve Allah ebabilleri ile korumuştu Kabe’yi. Bugün Kudüs’ün koruyucusu da Allah’tır. Elbette ki Allah Müslümanlara büyük bir zafer de verecektir.

Kudüs İslam’ındır. Ve beklenen son savaşın galibi şüphesiz ki Ehl-i İman’dır. Allah o savaşta inananları üstün kılacaktır. Ve Zalim İsrail ordusu hiç beklemediği bir güçler Müslümanları karşısında bulacaktır.

Ve onların nihai hedefi ne olursa olsun Allah c.c yeryüzünde İla-yı Kelimetullah’ın galip kılacak ve dinini tamamlayacaktır.

Tabi imanımızın aksiyona dönüştüğü zaman…

Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.

Yakup KAYA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu