İlahiyatYazılar

Kayıp Gizem: Barnabas İncili

 

Yakın tarihin en çok konuşulan gizemlerinden biri. Belki de Türkiye’de komplo teorilerinin başında gelen mesele.

Hemen herkesin varlığından haberdar olduğu, ancak hakkında kimsenin bir fikre sahip olmadığı, Hristiyan dünyanın dahi saklamak için elinden geleni yaptığı iddia edilen Aziz Barnaba’nın İncili’nden bahsedeceğim bu yazımda sizlere.

Hz. İsa Allah’ın Kur’an’da açıkça beyan ettiği gibi kendisine İncil adlı kutsal kitap ve şeriat verilen ve genç yaşta çarmıha gerilerek idam edilen bir peygamber. Hz. İsa çarmıha gerildiğinde elinde yazıya döktüğü bir kutsal metin bildiğimiz kadarı ile bulunmamaktaydı. Geçmişten günümüze yazılan tüm İncil’ler Hz. İsa’nın ölümünden sonra havarileri tarafından İsa’nın hayatının ekseninde yazdıkları birer gözlem kitabı aslında.

Hz İsa’nın yakın havari halkasında hemen her havarinin kaleme aldığı birer incili vardı. Lakin tarihler 325 yılını gösterdiğinde Roma’nın kudretli İmparatoru I. Kostantin tarafından İznik’de bir konsil toplandı. Konsil çoğu doğudan olmak üzere imparatorluğun her tarafından 300 civarında piskopos, çok sayıda rahip ve bazı filozofların da katılımıyla İznik’teki sarayda düzenlendi. Hristiyan dünyanın önemli isimlerinin uzun süre kendilerini İznik’te kampa almasının sebebi çok sayıda İncil bulunması ve bunların sayısının azaltılmasıydı. Rivayete göre masada yüzden fazla İncil metni vardı. Ve bu konsilin bir de ana meselesi vardı. İsa tanrı mıydı yoksa insan mı? İsa’nın ölümünden sonra taraftarları tarafından İsa’nın tanrı olduğu fikri Hristiyanlığın köklerine bir şekilde yerleştirilmişti. O tarihte de bu mesele çokça konuşulur ve tartışılır haldeydi. Bir grup Hristiyan din adamı İsa’nın tanrı olduğunu (bkz: Teslis, Tanrı’nın oğlu, baba-oğul-kutsal ruh) bir kısmı da İsa’nın İslami gelenekte de kabul edildiği gibi Allah’ın bir peygamberi, elçisi ve sadece bir insan olduğunu savunuyordu. İznik konsilinde bu iman meselesi hakkında çok şiddetli tartışmalar yaşandı ve bu tartışmalar günler sürdü. En sonunda tartışmanın kazananı İsa’nın tanrı olduğunu kabul eden taraf oldu. Ve bu kabulün ardından İncil sayısı, ‘Matta’, ‘Markos’, ‘Luka’ ve ‘Yuhanna’ adları ile dörde indirildi. Ve bu 4 İncil’de İsa’nın tanrı oluşuna uygun İncil’lerdi. Bu inancın dışında kalan tüm İnciller reddedildi. Bunlardan biri de Aziz Barnaba’nın İsa’nın insanlığını, elçiliğini ve daha birçok gerçeği gün yüzüne koyan inciliydi.

Aziz Barnaba İsa’nın 2. Havari halkasındandı. Ve İsa çarmıha gerildikten sonra Kudüs’ten kaçıp Kıbrıs’a yerleşmişti. Barnaba’nın incili hakkında 16.yy’dan sonra Vatikan kütüphanelerinden bir nüsha yayınlandı ve birçok dile çevrildi. Lakin hiçbiri bu İncil’in orijinali değildi.

Ve tarihler 1983 yılını gösterince bir garip olay yaşandı. Hakkari’nin Uludere ilçesinde bir çoban tesadüf eseri bir mağarada bir kitap bulmuştu. Bu eserin önemli bir el yazması olduğunu düşünen köylüler bu eseri satmaya çalıştı ve dolayısıyla eser jandarma ekiplerinin bir operasyonu sonucu ele geçirildi. Konunun bundan sonrası hep bir gizem ve bu gizemin peşine kimler düşmedi ki. Birileri bu eserin Veli Küçük eli ile TSK’ya verildiğini söyledi. Mehmet ÇELİK’ler, Turgay GÜLER’ler. Kimler kimler düştü bu gizemin peşine. Evet önemliydi. Çünkü dinler tarihini tekrar yazacak bir gelişme yaşanıyordu.

İddialara göre bu eserin ne olduğunu okuması için dönemin ünlü akademisyenlerinden Antik Diller Uzmanı Prof. Dr. Hamza HOCAGİL’e getirildi eser. Hamza HOCAGİL eser üzerinde uzun bir çalışma yaptıktan sonra eserin eski Aramice bir dille yazıldığını ve giriş kısmını “BEN KIBRIS’LI AZİZ BARNABA. ALEMLERİN RABBİ TARAFINDAN İSA’YA VAHYOLUNANI 48 YIL SONRA İSA’DAN DUYDUĞUM GİBİ YAZIYORUM.” Şeklinde tercüme ettikten sonra gizem daha da işin içinden çıkılamaz bir hal aldı.

Bulunan kitap Barnaba’nın İncili idi ve bu kiliseyi yerinden sarsacak bir şeydi.

Bu eser daha sonra bir şekilde ortadan kayboldu. Ve birçok istihbarat savaşına sebep olduğu da komplo teorisi olarak hep anıldı. Eserin kimlerin eline geçtiği konusunda birçok yorum yapıldı. Hatta 1985 yılında bir gece Adana’da eseri ele geçirmek için Mossad, CIA ve MİT’in uzun bir mücadeleye giriştiği de rivayet edildi hep. Prof. Hamza HOCAGİL bu olaylardan sonra hiç konuşmadı. Belki de susturuldu, bilemiyorum. Ancak eserin TSK’nın elinde olduğunu söyleyenler de oldu. Başka ellere geçtiğini söyleyenler de.

Lakin eserin artık Aziz Barbana’nın İncil’i olduğu ortadaydı. En azından Prof. HOCAGİL’in iddiaları gün gibi bunu gösteriyordu. Peki neden önemliydi? Çünkü Barnaba’nın incili İznik Konsili’nde kabul edilen İsa’nın tanrılığını reddediyor ve İslam düşüncesine çok uygun bir İncil metni gibi görünüyordu. İsa tanrı değil, İslam düşüncesinde de anlatıldığı gibi Allah’ın bir elçisi; bir insan ve peygamberdi. Bu da dinler tarihini tekrar yazacak kadar, Vatikan’ı ve Hristiyan dünyayı yerinden oynatacak kadar önemli bir mesele idi.

Bir süre bu gizem konuşulmadı. Yıllar yıllar sonra Barnabas İncili tartışması Muhsin Yazıcıoğlu suikastının üzerine tekrar alevlendi. Muhsin Bey’in yakın dostlarından yönetmen Ahmet YENİLMEZ yaptığı bir açıklamada eseri görenlerden birinin Muhsin Bey olduğunu ve Muhsin Bey’in bu gizeme vakıf olduğu için öldürüldüğünü iddia etti. Yaşadığı diyaloğu anlattı. İddialara göre istihbarat yetkilileri konunun üzerinde durulması amacı ile Muhsin Bey’den yardım istemişlerdi. Ve Muhsin Bey yaptığı araştırmalar sonucunda birilerinin çok gözüne batmıştı. Ve bu gizemin içindeki bir başka isim. O da suikaste kurban giden Mahmut Esat COŞAN.  Aziz Barnaba İncili Muhsin Yazıcıoğlu’nda mıydı? Hatta Abdullah ÇATLI’nın Susurluk kazasında kaybolan çantasının içinde Barbanas İncili’mi vardı?

TSK kitabın kendilerinde olduğunu hep yalanladı. Vatikan ise bu konuda hep sessiz kaldı.

Bu işin arkasında FETÖ’nün olduğunu da iddia edenler oldu. FETÖ’nün dinler arası diyalog için Barnaba İncili’nin bir koz olarak kullandığı da hep iddia edildi.

Bu gizemin çözülebilmesinin tek bir yolu vardı. Prof. Hamza HOCAGİL… Yaşadığı olaylardan sonra konuşmadı hiç HOCAGİL.

Lakin HOCAGİL çevirdiği kitaptan çok emin. Ve iddialarına göre kitapta “SON RESUL’ÜN MUHAMMED” olduğunu dahi gördüğünü iddia ediyor.

Bu sebeple de Barnabas İncili’nin gün yüzüne çıkması demek Hristiyanlığın kökünden sarsılması demek.

Bu mesele hakkında bahsedilen birçok şey belki de komple teorisi. Lakin meselenin gerçekten ele alınması gereken boyutları da var. Kanaatimi belirtmek isterdim size ancak mesele aydınlığa kavuşmadığı için bir kanaat belirtmekten kaçınıyorum. Ve Barnabas hakkında yaptığım yoğun araştırmalar sonucunda benim de kafamda oluşan bir durum elbette ki söz konusu.

Tüm bu gizemler aydınlanır mı bilmem… Lakin bugün size hayli merak edilen bir konuyu yazmak istedim.

Kalın sağlıcakla…

Yakup Kaya

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu