TarihYazılar

Emir Timur Aslında Kimdir?

 

“Biz ki Melik-i Turan; Emir-i Türkistan’ız

Biz ki Türk oğlu Türk’üz

Biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu Türk’ün Başbuğuyuz”

 

Tarihin gördüğü en büyük askeri ve siyasi dehalardan biri olarak kabul edilen, Hindistan’da 300 kişiyle 10.000 kişiye karşı galip gelmeyi başaran, yaptığı 17 seferin 17’sini de kazanan namağlup bir komutan, devlet adamı, lider, onun adı Emir Timur.

 

Timur 8 Nisan 1336’da Özbekistan’ın Şehr-i Sebz şehrinin Hoca Ilgar köyünde dünyaya geldi. Babası Barlas boyunun beyi Turagay (Turgay) Bey, annesi Tekine Hatun idi. Barlas boyu Orta Asya’dan gelen bir Türk boyudur ancak Timur doğduğu yıllarda Moğol asıllı olan ve 3 nesildir Müslümanlaşmış ve Türkleşmiş Çağatay Hanlığına bağlı idi. Dolayısıyla Timur’un ana dili Türkçedir ve Timur Türk’tür.

 

12 yaşından itibaren savaşlara katılmaya başlayan Timur bir savaş esnasında attan düşmüş ve ayağı sakat kalmıştır. Timur artık yürürken aksamaktadır ve ona Farsça Timurlenk, Türkçe Aksak Timur denmeye başlanmıştır.

 

Babası 1360’ta vefat etmiştir ve Timur 25 yaşında genç, cesur, bilgili bir Türk asilzadesi olarak yükselmektedir. Çağatay Hanlı’ğının valilerinden Kazgan Han’ın ordusunda büyük bir birliğin komutanı olmuş ve Kazgan Han kızı Olcay Türkan ile Timur’u evlendirmişti. Timur bu evlilik ile Küregen – Gürgan ünvanı almış yani Moğollara damat olmuştur. Kazgan Han düşmanları tarafından pusuya düşürülmüş ve bu pusuyu kuranları bulup Kazgan Han’ın intikamını alan kişi Timur olmuştur. Bu başarıları onu Çağatay Hanlı’ğında önce tümen komutanı yapmış ardından 1370’te bölgesinde bağımsız bir güç olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır.

 

Timur kendisini Cengiz Han’ın varisi ve bütün Türklerin Başbuğu olarak gördüğü için önce göstermelik olarak Cengiz soyundan gelen Soyurgatmış Han’ı tahta çıkarmış ancak onu kukla olarak kullanarak devleti kendisi yönetmiş, Soyurgatmış Han vefat edince kendisi Emir Timur olarak devletin başına geçmiştir. Timur hiçbir zaman Sultan unvanını kullanmamıştır çünkü kendisi Türk töresine göre Kut almış bir aileden gelmemektedir. Bu yüzden Emir Timur olarak hayatını sürdürecek ve Emir Timur olarak vefat edecektir.

 

Timur 1370’te devletin başına geçtiğinde yapılan Kurultayda Kutbeddin yani Dinin Kutbu – Dinin Yücesi unvanını ve Sahip Kıran yani herkesi yenen büyük hükümdar unvanlarını almıştır.

 

4 defa Harezm’e, 2 defa Moğolistan’a, 2 defa Altın Ordu’ya, Turfan’a, Uyguristan’a, Hindistan’a, Suriye’ye ve Anadolu’ya seferler düzenlemiş ve toplamda 17 sefer yapmış ve 17 seferide kazanarak hükümdarlığında hiç yenilmeyen, namağlup hükümdar olarak tarihe geçmiştir.

Bu seferlerinden özellikle 2 tanesi tarihi süreci direkt olarak etkilediği için çok önemlidir. Bunlardan ilki Altın Ordu seferidir. Altın Ordu hükümdarı Toktamış Han tahta geçmeden önce düşmanlarına karşı Timur ile birlik olmuş düşmanlarını bertaraf etmiştir ve bu Timur’un ilk Altın Ordu seferidir. Timur’un İkinci Altın Ordu seferine ise Altın Ordu hükümdarı Toktamış Han’ın, Timur’a ihanet ederek arkasından iş çevirdiğinin ortaya çıkması sebep olmuştur. Timur, Karadeniz’in kuzeyinde ki büyük coğrafyayı kontrol eden Altın Ordu Devleti’ni ortadan kaldırmıştır. Altın Ordu devletinin ortadan kalkmış olması Karadeniz’in kuzeyindeki bu coğrafyada Rusların büyüyüp gelişmesine ve bugünkü Rusya Devleti’nin temellerinin atılmasına neden olmuştur. Bu yönüyle özellikle tarihçiler tarafından Timur’un Altın Ordu Devleti’ni ortadan kaldırması talihsiz bir olay olarak değerlendirilmektedir. Ancak Timur bunu yaparken böyle bir sonucu olacağını bilseydi belki de Altın Ordu devletinin ortadan kaldırmaz sadece Toktamış Han’ı yok ederdi.

 

İkinci önemli seferi ise 1402’de Yıldırım Bayezid Han idaresindeki Osmanlı Devleti ile yaptığı Ankara Savaşı’dır. İki büyük Türk hükümdarının ve ordularının karşı karşıya geldiği, kardeşin kardeşi kırmak zorunda kaldığı belki de ikinci bin yılın en talihsiz savaşlarından biri Ankara Savaşı’dır. Çünkü Ankara Savaşı’nda Osmanlı Devleti yenilmiş, Timur savaşı kazanmış ancak Türklük ve Müslümanlık bu savaştan yenilgiyle ayrılmıştır. Kısaca Ankara Savaşı’nı özetleyecek olursak hem Timur hem de Yıldırım Bayezid cihan hükümdarı olmak arzusundaki iki büyük komutan ve hükümdardır. Yıldırım Bayezid Niğbolu Zaferi ile Haçlılara karşı büyük bir başarı elde etmiş ve Anadolu’yu hakimiyeti altına almıştır; Timur ise namağlup bir komutan, Cengiz Han’ın varisi ve Asya’nın tek sahibi olarak ün salmıştır. Yıldırım Bayezid’den kaçan Anadolu Beyleri Timur’u Bayezid’e karşı kışkırtırken, Timur’dan kaçan Bağdat hakimi Ahmet Celayir ve Karakoyun hükümdarı Kara Yusuf Bayezid’i Timur’a karşı kışkırtıyordu. Aslında Timur, Bayezid ile savaşma taraftarı değildi çünkü Timur, Çin’i fethetmek istiyordu. Çin seferinden önce arkasında güçlü bir rakip bırakmak istemiyordu.

 

Ancak bu iki büyük komutan arasındaki mektuplaşmalarda edep sınırları aşılmış karşılıklı ciddi hakaretler edilmiş ve birbirine karşı kışkırtılan bu iki büyük komutan ve devlet bir anda savaşın eşiğine gelmişlerdir. İşte bu şekilde başlayan Ankara Savaşı Osmanlı ordusunun Bayezid’e ihanet etmesi sonucu Timur’un galibiyeti ile sonuçlanmış ve Osmanlı Devleti, Fetret Dönemi’ne girmiştir. Timur, Bayezid’i alıkoymuş ve Semerkand’a götürmüştür. Kimi rivayete göre Bayezid kahrından kimi rivayete göre ise yüzüğündeki zehiri içerek vefat etmiştir.

 

Timur artık arkasında güçlü bir rakip kalmadığını düşünerek Çin Seferi hazırlıklarına başladı ve 18 Şubat 1405’te Kazakistan’ın Otrar şehrinde Çin Seferine giderken 69 yaşında vefat etti. Ölüm döşeğindeki Timur oğullarını ve komutanlarını yanına çağırarak şunları söyledi:

“Oğullarım, milletin refahını, saadetini sağlamak için sizlere bıraktığım vasiyeti ve tüzükleri iyi okuyun, asla unutmayın ve tatbik edin. Milletin dertlerine derman bulmak vazifenizdir. Zayıfları koruyun, yoksulları zenginlerin zulmüne bırakmayın. Adalet ve iyilik etmek düsturunuz, rehberiniz olsun. Benim gibi uzun saltanat sürmek isterseniz kılıcınızı iyice düşünerek çekin, bir defa çektikten sonra da onu ustalıkla kullanın”

İyisiyle kötüsüyle büyük bir Türk hükümdarı bu şekilde hayata gözlerini yummuş oldu. Mezarı Semerkant’ta Gurre-i Emir türbesindedir. Allah rahmet eylesin.

 

Timur dünya tarihini ve özellikle Türk – İslam tarihini çok iyi bilen, Ehli Sünnet inancına mensup, dinin, ilmin ve sanatın koruyucusu, Asya’da Türkçenin, Türk sanat ve kültürünün Fars kültürü altından yok olup gitmesini önleyen, aman dileyenlerin dostu, düşmanlarının baş belası ama askerlerinin ve Türk milletinin babası olarak tarihe geçmiştir.

 

Genel olarak Türk, Arap ve İran tarihçileri tarafından kötülenmişse de zamanla gerçek değeri anlaşılmaya başlanmıştır. Özellikle bazı yanlış bilinen doğruların gün yüzüne çıkması bu anlamda yardımcı olmuştur. Timur’un yıkıcı bir hükümdar olduğu söylense de aslında o Bizans’tan ve Rumlardan kalan bazı yapıları yıktırmıştır. Yine Timur’un İsfahan’da 70.000 kişiyi kılıçtan geçirdiği anlatılır. Aslında işin doğrusu şöyledir. Timur, İsfahan’ı teslim aldıktan sonra İsfahan’ın ileri gelenleriyle bir anlaşma yapmış ve İsfahan’da küçük bir orduyla memurlar bırakarak geri dönmüştür. Ancak İsfahanlılar Timur gittikten sonra bıraktığı orduyu ve memurları katledince Timur İsfahan’a geri dönerek 70.000 kişiyi kılıçtan geçirmiş ve onları sözlerinde durmadıkları için dinsizlik yapmakla suçlamıştır.

 

İran tarihçileri Timur’u hep kötülemişlerdir çünkü Timur, Fars kültürüne karşıdır ve Türk kültürünün en büyük koruyucularındandır. Hatta İran seferinden sonra meşhur Şehnamenin yazarı İranlı Firdevsi’nin mezarına giderek “Kalk kalk da her satırında kötülediğin mağlup Türk’ü şimdi gör.” demiştir.

 

Bir diğer mesele de Timur’un Ankara Savaşı’ndan önce Sivas’ta katliam yapması meselesidir. Timur, Erzincan üzerinden Sivas’a gelmiş ve Sivas kalesini kuşatmıştır. Kaledekiler bu kuşatmaya dayanamayacakları için barış içerisinde kaleyi teslim etmek istediler ve Timur ile anlaştılar Sivas, Timur’a teslim oldu. Ancak 4000 kadar Ermeni Sipahi Timur’un askerlerine saldırdı ve Timur ordusundan 100 kadar asker öldü. Bunun üzerine Timur çok hiddetlendi ve bu 4000 Ermeni sipahiyi yakalattı. Daha önceden bu Ermeni sipahilerin Erzincan’a saldırdığını ve yaşlı köylüleri, bebekleri öldürdüğünü, kadınlara zulmedip gençleri kazığa oturttuğunu istihbarat edinmiş olan Timur bu Ermeni askerleri 10’ar 10’ar ayırdı ve kazılan çukurlara onları canlı olarak koyup üzerlerine tahta örterek toprakla kapattırdı.

 

İşte bu olay Timur Sivas’ta katliam yaptı ve Sivaslıları canlı canlı öldürttü şeklinde uzun zaman yazılmıştır. Bu olaydan sonra Timur şöyle söylemiştir: “Bir gün tarihçiler bu yaptıklarımı biçimsiz kelimelerle yazacaklar ve beni ayıplayacaklardır. Fakat onlar kuru kamışı mürekkebe daldırıp akıllarına geleni çizenler 4 bin değil, 4 kere 100 bin değil, 400 bin kere 100 bin baldırı çıplağın bir Türk’ün aşık kemiğine değmeyeceğini bilseler ve benim yanmış Türk köyleri, kazığa vurulmuş Türk kadınları, duvarlara mıhlanmış Türk çocukları önünde ciğerimin nasıl yandığını sezseler biraz insaf ederler, beni kötülemezler”

 

Yine Timur ile alakalı bir rivayette şöyledir. 1941’de Sovyetler Timur’un kabrini açmışlar ve 1.70 boylarında sağ ayağı kısa bir cesetle karşılaşmışlardır. Ancak ilginç olan kabrin kapağında “benim kabrimi açan benden daha korkunç bir düşmanla karşılaşacak.” yazılı olmasıdır ve kabir açıldıktan 1 gün sonra Hitler, Sovyetlere saldırmıştır.

 

Doğrusuyla yanlışıyla Timur Türk tarihinin önemli bir parçasıdır. Ankara Savaşı nedeniyle, Osmanlının devamı olan bizler tarih kitaplarında onu düşman gibi göstersek te Timur bunu hak etmiş midir? diye kendimize sormakta fayda vardır.

 

“Ülkeler kılıçla alınır ancak adaletle korunur”

“Türklüğü yüceltmek için yaşa, Türk’e kılıç kaldıran eli kır”

Emir Timur

 

Mehmet Caner Çavuş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu