bi Öneri

Bir Baş Yapıt : SAFAHAT

Bana sor sevgili kâri’ sana ben söyleyeyim

Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım :

Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;

Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.

Şi’r için “göz yaşı” derler, onu bilmem, yalnız,

Aczimin giryesidir bence bütün âsârım !

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım !

Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;

Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.

 

Bu hafta sizlere Mehmet Akif Ersoy’un neredeyse tüm şiirlerini içinde barındıran Safahat’ı tanıtmaya çalışacağız. Bu sebepten dolayıdır ki Safahat’ta yer alan ilk şiirle başlamak istedim. Öncelikle Safahat ne anlama gelmektedir? bunu açarak başlamak isterim. Safahat, Arapça kökenli bir kelime olup evreler, aşamalar, safhalar anlamlarını taşımaktadır. Bu eser Türkiye’de en çok okunan ve en yaygın şiir ve fikir kitaplarındandır. Ayrıca ileride sırasıyla bahsedeceğim 1911-1933 yılları arasında basılmış 7 kitaptan ilk kitabın adı da Safahat’tır. Hemen kısaca yukarda adı geçen 7 kitabın içeriklerinden sizlere bahsedeyim.

  • Safahat

1911 yılında yayınlanan ve ileride tüm kitapların toplamına adını verecek olan Mehmet Akif’in ilk şiir kitabıdır. Bu kitap yayınlandığında şair 38 yaşındadır. Türk toplumunun siyasi ve sosyal sarsıntılarını günün olayları ile ele almıştır. Ayrıca Mehmet Akif’in 1908 – 1910 arasında Sırat-ı Müstakim isimli dergide yazdığı eserler bu kitapta yer almaktadır.

 

 

  • Süleymaniye Kürsüsünde

Şairin 2. Şiir kitabıdır. 1912 yılında basılmıştır ve Tatar gezgini Abdürreşit İbrahim’i anımsatan bir vaizi Süleymaniye Camii kürsüsünde konuşturduğu 1002 mısra ile uzun soluklu tek bir şiirden oluşur. II.Meşrutiyet dönemi sonrası başkent İstanbul’un gerek bürokrasisi gerek aydınları ve gerekse halk sosyal durumu ile ilgili bilgilerde vermektedir.

  • Hakkın Sesleri

Bu kitap şairin bazı ayetlerin manzum yorumunu yaptığı şiirlerden oluşmaktadır. 1913 Balkan Savaşları döneminde kaleme alınmıştır. 10 şiir içermektedir. Savaşın en şiddetli döneminde yazılan bu eser Akif’in umutsuzluk içinde çırpındığı ve öfkeyle haykırdığı bir zamanda da olsa halka olan inancını kaybetmediği görülmektedir. Nurettin Topçu’nun Akif’in şiirlerinde bulduğu “isyan” ve “iman”ın en yoğun şekilde görüldüğü eser Hakkın Sesleri’dir.

  • Fatih Kürsüsünde

Tıpkı ikinci kitap gibi 1692 mısralık tek bir şiirden oluşmaktadır ve bu kez Fatih Camii’nde tasarlanmıştır. Mesnevi nazım şekliyle yazılan eser, “İki Arkadaş Fatih Yolunda” ve “Vaiz Kürsüde” başlıklarını taşıyan iki bölümden oluşur. Eserde anlatıcı, vaaza kadar şair, devamında ise kürsüdeki vaizdir.

  • Hâtıralar

Tamamı 10 şiirden oluşan bu eser, konu bakımından 3.kitap olan Hakkın Sesleri’ne benzemektedir. 4 şiir, bazı ayet ve hadislerin manzum yorumu şeklindedir. Kitaptaki en önemli kısım ve kitaba bir bakıma adını verecek bölüm olan “Berlin Hatıraları”dır. I. Cihan Harbi sırasında yaptığı Berlin seyahatinin izlenimlerini yansıtan bu şiir İslâm coğrafyası ile Batı karşılaştırması yapmış olmasından ötürü önem taşımaktadır.

  • Âsım

Asım, Mehmet Akif sanatının belki de en önemli eseridir. I. Cihan Harbi sırasında Akif’i temsilen Hocazade ile babasının öğrencisi Köse İmam ile karşılıklı konuşmalarını içeren bir manzum diyalogdur. Meşhur “Çanakkale Şehitlerine” şiiri de bu kitapta yer almaktadır.

  • Gölgeler

Son şiir kitabı Gölgeler’dir. Şiirlerinin çoğu ülkesinden uzak olduğu son 10 yılına aittir. Bu eserde toplum ve sosyal olaylar dışında kalmış ve şiirlerini bir “ben” şairi konumunda kaleme almıştır. Dış dünyadan çok kendi iç dünyasına yönelmiştir. Bu evrenin en önemli ürünleri olan “Gece”, “Hicran” ve “Secde” şiirleri tasavvufi bir boyut kazanmıştır.

Safahat’ı meydana getiren bu 7 kitap 1943 yılına kadar ayrı ayrı basılmaya devam etmiştir. 1943 yılında ise Latin harfleri ile tüm bu kitaplar birleştirilmiş ve büyük bir cilt halinde basılmaya başlanmıştır. Kimi baskılarında Mehmet Akif Ersoy’un kitaplarında yer vermediği bazı şiirleri de basılmıştır. “Milli Şair” unvanını aldığı ve herkes tarafından ezbere bilinen Milli Marşımız olan İstiklâl Marşı ise Safahat’ta bulunmaz. Bunun sebebini iste en güzel şekilde kendi şöyle açıklamıştır: “Onu milletime ve kahraman ordumuza hediye ettim. Zaten o milletin eseridir, milletin malıdır. Ben yalnız gördüğümü yazdım.”

Safahat her ferdin okuması gereken bir eserdir. Çünkü Mehmet Akif’in yazdıkları sadece birer şiir değil dönemin olaylarına ve şartlarına ışık tutan bir kaynak değerindedir. Günümüz Türkçesine göre ağır bir dili olduğu doğrudur fakat merak ederek, bilmediğiniz kelimeleri araştırarak, hatta bu kelimeleri not alarak okumanızı tavsiye ederim. Okurken düşünecek, düşünürken dalıp gideceksiniz.

Mehmet Bahadır Yazıcı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu