Yazılar

Hadi Kaybedelim Çocuklar!

 

Alacalı bulacalı bir tüketim çılgınlığında ve dünyasında doğan çocuklarımız günümüz anne ve babaları tarafından sadece başarı-rekabet algısı üzerinde yetiştirilmekteler. Ebeveyn olarak kendi başarılarını da ancak ve ancak çocuklarının en iyi okullar da en iyi dereceler aldığında anlayacak ve bulunduğu kitleye kendilerini ispat edeceklerdir.

Bu psikoz istisnalar hariç genelde maalesef bu şekilde cereyan etmektedir. Böylesi çarpık ve cazip görünümlü, dolaylı baskı yöntemi ile çocuklarımızı, anlamaya ve algılamaya başladığı ilk andan itibaren almaya, elde etmeye, tatmine şartlanarak büyümektedir.

Ebeveynlerde bu arzuları en hızlı şekilde karşılamayı en büyük kutsallık fedakârlık sayacak aslında kendi nefisleri doğrultusunda çocuklarını şekillendirdiklerini hatta kurban ettiklerini bile kimseye fark ettirmeyeceklerdir. Artık anlamalıyız ki tüketim dünyası çocuklarımızı birey yerine koyuyor.

Az biraz dikkat ettiğinizde reklamların, kampanyaların birçoğunun kapitalist sermaye tarafından onlara yönelik yapıldığını fark edersiniz. Çocuklarımızı ciddi ciddi olgun bir müşteri konumuna sokuyorlar. Bu kârcı yaklaşımın getirileri ile çocuklarımız çocukluklarından zamanla uzaklaşıyorlar.

Minik, minik bedenlerden büyük, büyük laflar.

Başta hoş görünse de sonrasında çocukluğundan uzak büyümenin bir yığın depresif sonuçları ve gelsin kişilik bozuklukları.

“Ünlü bir psikolog, koca salon dolusu çocuğa seminere gider ve yüksek sesle sorar “Ne için çalıyorsunuz?” ve koca salon inliyor “Kazanmak için!” esaslı bir psikolog olan şahsiyet bu cevap karşısında yıkılır ve şunu der; hayır çocuklar asıl vermeniz gereken cevap “üretmek için olmalıydı.” der

Çalışıp üretmeden karşılığını almayı, sus payı vererek karşılığını ödemeyi öğrenen, sürece değil sonuca odaklı çocuklar!

Öncelik ahlak, öncelik adalet gibi değerleri olması gereken çocuklar, kapitalist, konformonist, kariyerist, modernist sistemin ve o sistemin temel parçaları haline gelen ebeveynlerinde baskısı ile sadece başarıya, ulaşacağı kariyere, geleceği mevkiye bakıyor, belki vali oluyor ama adam olamıyor.

Tabi bu girift manzaralar sonrasın da bu çocukların gençlikleri çoğunlukla sorunlu oluyor. Böylesi “kazan” baskısı neticesinde “kaybeden” olmanın altında eziliyorlar. Kaybedenlerin isyanı sapık yollar olmaya başlıyor.

Neden mi?

Çünkü inanç ekseninde dönen ailelerin de ekseriyeti aynı hatanın çevresinde döndüklerinden. Böylece dini ve ahlaki yönü temsil ettiklerine inanlar aslında buna düşman olanlardan daha fazla zarar verdiklerini bilmeden daha fazla hem de çok daha fazla düşmanın yapamayacağı oranda zarar veriyorlar da ondan.

Sonra bu çocuklar suratlarını boyuyorlar, tüm güzelliklerini çirkinleştiriyorlar. Neden mi? Çünkü o üzerinde duran güzelliklerinin güzel olduğunu onlara kimsecikler öğretmedi, anlatmadı, sadece başarılı ol benim gibi annen gibi sürünme dendi onlara. Onlarda başarılı olamayınca önümüze bunlar çıkmaya başladı. Gelsin bu tip saçmalıklar, varsın olsun psikologlara gitmeler. Nasıl olmasın ki, başarısız olduğunda bunu ceza olarak algılamak zorunda kalacağınız bir hayatın içerisindesiniz.

Orta direk ailelerin mensuplarına sesleniyorum; okumuş ve zengin anne babalar en problemli kesimdirler. Çünkü hatalarını kabul etmek istemezler, hep doğruyu yaptıklarına inanırlar. Oysa sizler yaşadığınız zorlukları avantaja dönüştürebilirsiniz. Ne olur zengin ailelerin zenginlikleri açısından değil az buçuk perde arkalarını aralayın ve oradan bakın meseleye. Yapılan bütün psikolojik araştırmaların çoğunda aile içi travmatik, trajik, ahlaki sorunların yoğun olduğu yerler hep tahsilli, gelir seviyesi yüksek yerler çıkıyor.

Demek ki ölçü bu olmamalı. Kaybetmenin insana kazandıracağı güçten, imandan ve tazelediği inançtan hiç nasiplenmemiş ve kaybetmenin inceliklerine ermemiş bir genç böylelikle kazanmak için her yolu mubah görüyor.

Oysa öylesi kazanmaktansa böylesi kaybetmek, yani yıkmaktansa yıkılmak çok daha iyidir. Önemli olan öğrenilenlerin kıymetini bilmek ve hayatına yansıtabilmektir. O öğrendiklerinin başarı getirmesi değildir. Kaybetmek çoğu zaman inanın ceza değil bir ödül olur ve sizi birçok kötülükten korur. Hani bir söz vardır ya “Eğer siz muktedir iseniz iktidar size talip olur siz iktidara değil.”

Öncelik hiçbir zaman iktidar ve kazanmak olmamalı ve hatta böyle bir önceliği olmadığından dolayı çocuklarımız kaybetmeli. İnanın görselde kaybetme olarak gözüken bu duruşta kazanılan o kadar çok şey var ki. Yazmaya başlarsam… İyisi mi siz anlayın…

Yasin Alp

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu