GündemTarihYazılar

SAHTE TARİH, EFSANELER VE AYAZ ATA

 

Her yılın bu dönemlerinde olduğu gibi bu yıl da aralık ayının son günleri yaklaştıkça eskimeyen -ve sanırım hiç eskimeyecek- bir tartışma da yeniden alevlenmek üzere. “Noel vs Yılbaşı” tartışmaları bu senenin son günlerinde de kuşkusuz gündemimizdeki yerini kısa sürede alacaktır. Noel’in hangi tarihler arasında olduğu, yılbaşı ile aynı olup olmadığı şöyle dursun son yıllarda bu alanda yeni bir tartışma konusu da her sene daha da güçlenerek yerini alıyor. Nardugan Bayramı ve Ayaz Ata…

Nardugan ve Ayaz Ata meselesine gelmeden önce ‘’Sahte Tarihçilik’’ veya bilinen adıyla ‘’Pseudo History’’ kavramını incelememiz gerekiyor. Tanım olarak sahte tarih, genellikle bilimsel, tarihsel araştırmalarda kullanılanlara benzer yöntemler kullanarak tarihsel kayıtları çarpıtmaya veya yanlış sunmaya çalışan bir sahte bilim biçimidir. Yani tarihsel bir olgunun, bir kaydın ya da bir olayın bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde olduğundan farklı olarak yorumlanması ve aktarılması şeklinde de tanımlanabilir. Günlük hayatımızda ve günümüz sosyal medyasında sık sık karşılaştığımız ‘’arkadaş – arka taş’’ ilişkisi, Kızılderililerin aslında Türk olması, Mısır Piramitlerinin Uzaylı inşası olması gibi konular bunların en güzel örneklerindendir. Bu ve benzeri konular yer yer mitolojiler, efsaneler ve destanlarla da karıştırılabilir ancak aralarındaki ince ayrıntılara dikkat edildiğinde farkı anlamak da çok zor olmayacaktır. İlk olarak mitoloji, efsane ve destanlar yerlerine göre tarihi kaynak olarak değerlendirilebilse bile elbette ki yazılı kaynaklarla bir tutulmazlar. Ayrıca sadece günümüz tarihçileri değil; destan ve efsanelerin yaygın olarak yaşadığı ve aktarıldığı dönemlerde bile insanlar bu anlatılardaki motiflerin belirli olguları sembolize ettiğine ve kökenleri hakkında fikirler verdiklerini bilirlerdi. Ancak sahte tarih hikayeleri hem aktarılış hem de yazılış şekilleri incelendiğinde rahatlıkla bunlardan ayrılır. Bir sahte tarih anlatısı genellikle bir anda ortaya çıkar ve yayılır. Onu oturtacağınız bir tarihi zemin bulmak oldukça zordur. Varsa bile ancak sözlü anlatılarla açıklanabilir. Aynı zamanda araştırması oldukça zor içeriklerdir; çünkü sadece belli bir noktadan kopyalanmış gibi sürekli aynı cümle ve örneklere rastlar, bir döngüden çıkamazsınız. Oysa bir efsane veya destan için hakkında onlarca akademik inceleme ve yorum bulmanız oldukça olasıdır. Ayrıca sahte tarih anlatılarının bir diğer özelliği de sahte tarih kullanımının neredeyse her zaman çağdaş bir siyasi, dini veya kişisel gündem tarafından motive edilmesidir. Sahte tarih aynı zamanda sık sık sansasyonel iddialar veya tarihsel kayıtların yersiz bir şekilde gözden geçirilmesini gerektirecek tarihsel gerçekler hakkında büyük yalanlar sunar. Bunlar kimi zaman siyasi bir gündem, kimi zaman dini motivasyon kimi zaman da kişisel şöhret amaçlıdır. Bugüne kadar hiç bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarmak, saklanmış gerçekleri deşifre etmek, bir ulusu veya topluluğu yüceltmek veya diğerlerini itibarsızlaştırmak için sahte tarih biçilmiş bir kaftandır.

Nardugan Bayramı ve Ayaz Ata kavramlarını bu pencereden incelemek bu kavramların varlığı veya iddiaların doğruluğunu iyi anlamak için faydalı olacaktır. İlk olarak mevzubahis iddia eski Türklerin tıpkı günümüz Hristiyanları gibi aralık ayının son haftasında ağaçları süsleyerek Ayaz Ata’yı andıkları yönündedir. Konuyla ilgili Muazzez İlmiye Çığ gibi önemli bir bilim insanı kaynak gösterilse de konuya yönelik yapacağınız bir araştırmada sabit birkaç kalıp veya cümlenin dışında bir şey bulmak pek olası değildir. Ve yine Nardugan ve Ayaz Ata meselesi her sene belirli bir kesim tarafından ısrarla gündeme sokulmakta ancak onun dışında hiçbir rağbet görmemektedir. Ayrıca kadim Türkler denince akla ilk gelen Ahmet Taşağıl, Mustafa Aksoy, Timur Davletov gibi akademisyenler de yaptıkları araştırmalarda bırakın böyle bir bayram veya karakteri, Nardugan diye bir kelimeye bile rastlamadıklarını ısrarla söylemeye devam ediyorlar. Tüm bu veriler ışığında Nardugan Bayramı ve Ayaz Ata kavramları bizi efsanelerden öte sahte tarih yani Pseudo History adresine yönlendirmektedir.

Az önce belirttiğimiz gibi sahte tarih çoğunlukla yeni bir gündem oluşturma veya bir milleti abartı derecesinde yükseltme amacı taşır. ‘’Türkler diğer milletlerden yüzlerce yıl önce Noel kutlarlardı, Dünya Noel’i bizden öğrendi, Kuzey Avrupalılar köken olarak Türk’tür’’ gibi söylemler başlarda insanların gururunu okşasa da aslında bu söylemler Türk kültürüne ve tarihine en çok zarar veren söylemlerdir. Öncelikle Türk tarihinin bu tarz abartma ve yapay yüceliklere ihtiyacı yoktur. Türklerin geçmişte büyük mimari eserler bırakmamaları onları Roma’dan; yazılı edebiyat yapmamaları İran’dan; Büyük felsefi ekoller oluşturmamaları Yunan’dan daha aşağı yapmaz. Her toplumun yaşadığı zaman ve coğrafyaya bağlı değişken şartları vardır. Mühim olan bu şartlar altında nasıl yaşayıp kültürünü nesillerce aktardığıdır. Türk toplulukları da tarih boyunca hemen her kültür ve coğrafyada kendine yer bulmuş, doğru ve yanlışlarıyla gerek kültürü gerek yaşam tarzıyla kendini göstermiştir.

Alperen Köse

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu