PsikolojiToplumYazılar

Özgüvenli Çocuklar

 

Özgüven duygusu hem öğrenmede hem de sosyal ilişkilerde gelişimi derinden etkileyen bir faktördür. Kökeni bebeklik çağına dayanmaktadır. Yeni doğan bebeğin ilk ihtiyacı temel güven duygusudur. Yani bebek dünyaya gözünü açtığında ilk olarak kendisini güvende hissetmek ister. Bu isteklerini de ağlayarak dile getirir. Karnının doyurulması, altının değiştirilmesi gibi ihtiyaçlardır bunlar. Fakat bu istekler vaktinde ve yeterince karşılanmazsa bebekte güvensizlik oluşmaya başlar. Buna bağlı olarak da bebek ‘ben sevilmeye layık biri değilim’, ‘başkaları güvenli değil’ şeklinde bilinçdışı inanç geliştirmeye başlar. Temel güven duygusunun oluştuğu nokta tam olarak bu kısımdır.

Çocuklar Neden Özgüvensiz Hisseder?

Çocuklarda özgüven, çocuğun kendisini ne kadar değerli hissettiğinin ve kendisine kadar değer verdiğinin göstergesidir. Yaşamdan keyif alabilmek için özgüvene ihtiyaç duyarız. Güvensiz çocuk kendisini yetersiz hisseder, sürekli olarak eksikliklerinin farkındadır, kendisini arkadaşlarıyla kıyaslar. Güvensizliğin temelinde her ne kadar kapasite yetersizliği yatıyor gibi gözükse de anne-babanın, öğretmenlerin ve yakın çevrenin de etkisi olabilmektedir. Özgüvensiz çocukların duyguları, çevrelerindeki insanların davranışlarına, onların takdirine, sevgi ve ilgisine, onların tutumlarına bağlıdır. Özgüven problemi yaşayan çocuklar, yeteneklerinin farkında değillerdir buna bağlı olarak da başarısız olma kaygısını devamlı taşırlar.

Komşunun çocuğu, arkadaşı, ya da herhangi bir akranı ile yeteneklerini, derslerini, başarılarını ya da başarısızlıklarını kıyaslama tutumu çocuğu kendi kabuğuna çekmede bir numaralı etkendir.

Çocuğa sevildiğini hissettirmezsiniz, şımarır ve tepenize çıkar, çocuk üzerinde otorite kuramam diye çocuğu sevginizden mahrum bırakırsanız çocuk kendisini değersiz ve özgüvensiz hisseder.

Çocuğun gelişim düzeyine uygun olmayan davranışları çocuğun yerine getirmesi beklentisine girip, çocuğun yaşına göre büyük görevler yükleme sonucunda çocuk kendisini yetersiz hissedip, başarısız olduğunu hisseder.

İstekleri önemsenmeyen, oynayacağı oyundan, gideceği kursa ailesi karar veren çocukların kendilerine güveni oluşmaz, oluşmuşsa da kırılır. Çocuğun isteklerini ve hayatını şekillendirmeye çalışmak yanlıştır. Bırakın çocuk isteklerini, ne yapmak istediğini size özgürce belirtme davranışında çekinmeden bulunsun.

Kararsız anne baba tutumlarının sergilendiği ailelerde çocuk ne yapacağını şaşırır, arada kalır. Yaptığı bir davranış sonucu bugün takdir edilirken ertesi gün çocuğa bu davranış yüzünden kızılması, anneden izin alındığında babanın duruma kızıp çocuğa onay vermemesi çocuğu kendi kabuğuna çeker, özgüveni kırılır.

Her davranıştan çocuğu sorumlu tutma, olumsuz giden her işin çocuk yüzünden olduğunu hissettirme döngüsü çocuğu ben değersiz, gereksiz bir insanım psikolojisine sokar.

Çocuklarda Özgüven Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Bağlı olmasına rağmen ebeveynlerinden çekinip, korkmak

Başka çocuklarla kaynaşmakta sıkıntı çekmek

Davranışlarının olumlu şekilde düzeltilmesi durumunda bile hemen incinme, rahatsız olma Davranışlarının tutuk olması

Dönemsel çocukluk korkuları dışında yoğun korku ve kaygı duymak

Eleştirilere karşı hassas olma

Kendisini yetersiz görme alışkanlığı edinmek

Suçluluk, sevilmeme hissi, utanç

Yeni aktivitelere girmede isteksiz olma

Yaşanan olaylardan çabuk ve fazla etkilenme

Utangaçlık ve içe kapanıklık

 

Çocukların Özgüveni Nasıl Arttırılır?

Sık Söz Hakkı Verin:

Duygu ve düşüncelerini belirtmesi için çocuğa sık sık söz hakkı tanınmalı. Çocuğun ne istediğini belirtmesi için çocuk teşvik edilmeli. Çocuk her yerde kendisini istediği bir şekilde ifade etme özgürlüğüne sahiptir unutmayalım.

 

Fikirlerini Sorun:

“Sen ne düşünüyorsun?” diye çocuğa sorun. Çocuğa konuşma hakkı ve kendisini ifade etme olanağı vermezseniz, her şeyi siz söylerseniz çocuğun kendisine güveni olmaz. Çocuklar adına bazı şeyleri düşünüyor ve planlıyor olabilirsiniz. Ama bu noktada çocuğun ne düşündüğünü öğrenmeli, düşüncelerine saygı duymalıyız. En basit haliyle bu duruma bir örnek verirsek. Misafirliğe gittiğimizde çeşitli ikramlarda bulunurlar. Tatlı ev sahibi teyzeler sorar ‘Çocuğum sen ne yersin?’ Hemen anneden cevap gelir: ‘Yok teyzesi o tok, bir şey yemez.’ Belki aç çocuk, istiyor belki yemek yemek. Bizim adımıza düşüncelerimiz sorulmadan alınan kararlar bizi özgüvensiz hale getirir.

Olumlu Davranışlarını Takdir Edin:

Çocuğun elinden gelenin en iyisini yaptığı durumlarda çocuğu sözel pekiştireçlerle destekleyin. Atılan her olumlu- güzel adım desteklendiğinde o çocuk muhakkak iyi yerlere gelecektir. Yapılan iyi iş mutlaka görülmelidir. Takdir edilen eylem sürekli devam eder. Yaptığı güzel davranışlar karşısında övülüp, takdir gören çocukların özsaygısı gelişir. Kendisine güveni artar.

 

Çocuklarla Göz Teması Kurun:

Çocukla konuşurken gözünün çocukta olsun. Yetişkinlerle iletişimde göz teması ne kadar önem taşıyorsa bu çocuklar için de geçerlidir. Çünkü göz teması kurarak konuşma, karşıdaki insanın önemsendiğini ve ona değer verildiğinin bir göstergesidir. Bu nedenle çocuklarla iletişim halindeyken göz teması kurmaktan kaçınmayın.

Yaşına Uygun Sorumluluklar Verin:

Çocuğa yapabileceği düzeyde verilen ödevler ve görevler çocuğun özgüveninin artmasını sağlayacaktır. Bu noktada çocuğa inanıp güvenmemiz gerekiyor. Yaşına uygun ve küçük çaplı yapabileceği görevler vermeliyiz. Verdiğimiz bu küçük görevleri yerine getiren çocukların kendilerine olan güvenleri gelişecektir. Çocuğa her şeyi hazır vermekten kaçınıp, yaşına uygun görevleri çocuğun yapması davranışını çocuklara kazandırmalıyız. Akvaryumda balık yetiştirir gibi çocuk yetiştirmemeliyiz. Çünkü hayat koca bir okyanus.

Okyanusta kendi başına hayatta kalabilecek güçlükte, her türlü problemi çözebilecek, özgüvenli çocuklar yetiştirebileceğiniz bugünlerde, yarınlarda ve tabiki bir sonraki yazımda görüşmek üzere…

 

Özge Ertek

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu