Yazılar

O Nefes Bir Gün Lazım Olacak!

 

TDK’ya göre kelime anlamı ince kâğıda, kıyılmış tütün sarılarak hazırlanan, silindir biçiminde, ağızdan dumanı çekilen nesne olarak geçse de birçok insan için çok şey ifade eder. Kimine göre sinirlerinin yatışmasına yardımcı derdini paylaştığı bir dost kimine göre kahve yanına arkadaş kimine göre büyüdüğünü simgeleyen bir nesne kimine göre ise dikkat çekme aracıdır ki son zamanlarda sigara içenlerin yaş ortalaması bunu kanıtlar niteliktedir. Böyle anlatınca insanlara her ne kadar masumane gelse de hepimiz ne kadar zararlı olduğunu biliyoruz ve bile bile hem kendimizi hem çevremizdekileri zehirliyoruz. Ben size şöyle zararlı böyle zararlı diye öğüt vermeyeceğim ama içerdiği kimyasallar nedir, aslında ne için kullanıyoruz bunlardan bahsedeceğim.

Sigarada, zararları bilinen kimyasal element ve bileşiklerden birkaçı;

Polonyum -210: Atom bombasından, sigaraya, elektronik cihazlardan, elbise fırçalarına kadar birçok üründe az miktarda buluna polonyum ilk olarak 1898’de ünlü fizikçi Marie Curie keşfetmiş ve anavatanı Polonya’dan esinlenerek adlandırmıştı. Daha sonra 1927’de Curie’nin polonyumlardan sorumlu laborantı ölünce, maddenin insan sağlığına riskli olduğu ortaya çıktı. Yiyeceklerde, havada ve tütünde bulunan Po210, tütüne fosfat gübrelemesi ile geçer ve yiyecek, içecek ve hava yolu ile vücuda alınır. Yiyecek ve içeceklerden alma ihtimalimiz yaşadığımız coğrafya ve yere göre değişiklik gösterse de oldukça azdır. Fakat günde 2 paket sigara içenlerin sadece Po210dan 25 yılda 2 Sv’lik (ortalama 80 mSv/yıl) önemli bir doz alabilecekleri deneylerle ispatlanmıştır.

Radon: Radyasyona coğrafi şartlardan veya yaşadığımız standartlara bağlı olarak çokça maruz kalsak da bu dozun yaklaşık %87’si doğal kaynaklardan, %12’si tıbbi uygulamalardan, geri kalan kısmı ise mesleki ışınlamalar ve diğer yapay kaynaklardan meydana gelmektedir. Yapılan deneylere göre günde 1-9 adet sigara içiminin sonucu kansere yakalanma riskinin Japonya’ya atılan atom bombasına maruz kalanların sadece %1’inden azının almış olduğu 3 Sv’lik bir dozun neden olacağı riske eşdeğer olduğu da belirtilmektedir. 3 Sv’lik bir doz ancak 10,000 göğüs röntgen filmi çektirilmesiyle alınabilen çok yüksek bir dozdur.

Metanol: Metanol ilk defa 1661’de odunun kuru damıtılması (havasız ortamda yüksek ısı verilmesi) ile elde edildi. Antifriz, çözücü, füze yakıtı, biyo dizel üretimi, polimer üretimi, elektrik ürünleri, yapıştırıcı ve dolgu maddelerinde, otomotiv bakım ürünleri ve insanların olmadığı en gibi birçok endüstriyel ve çevre dezenfeksiyonunda kullanılır. Metanol insanlar için oldukça toksiktir. 10 ml kadar küçük bir saf metanol hacmi, optik sinirleri hasarlandığından kalıcı körlüğe sebep olur. 30 ml kadar bir hacim ise ölümcüldür.

Kadmiyum: Filtrede bulunan ve tütünün asitli topraktan topladığı metalik bileşen, cep telefonlarının pilinin şarj edilmesinde kullanılıyor.

Hidrojen siyanür : Gübrelemede, tekstil boya sanayinde, dezenfektan madde yapımında, fotoğrafçılıkta, gümüş temizlemede (gaz olarak); gemilerin, evlerin ve depoların zararlı etkenlerden kurtarılmasında kullanılan etkili bir bileşiktir. 1 litre havada 1 mg HCN birkaç dakikada öldürebilir. Yetişkinde 50–60 mg HCN, 50-60 g şeftali çekirdeği, 50 g acıbadem veya acıbadem suyu (%0,1 HCN) yeterli öldürücü doz olarak bilinmektedir.

Tabiatta; acıbademerikşeftali çekirdeğikayısı çekirdeği ve kiraz çekirdeğinde bulunmaktadır. Pamuk ve yünlerin yanmasından da ortaya çıkabilir.

 

Aseton: Kozmetik sektöründe oje çıkarıcı, boya sektöründe inceltici ve çözücü, sanayide çoğu kimyasal maddenin üretimi için kullanılır. Asetonun dünya üretiminin büyük bir çoğunluğu polimerin ana bileşenidir. Temizlik malzemesi üretiminde kullanılır ve tuvalet temizliğinde kullanılıyor. Çok iyi bir cam temizleyicidir

Arsenik (fare zehiri): Gaz formu en toksik formudur. Arsenik bileşikleri özellikle cilde, göze, solunum yollarına irritan (tahriş egzaması) etki gösterdiğinden savaş gazı olarak kullanılır. Tütün bitkisinde tarım ilacı olarak kullanılan arsenik, fareleri öldürmek için de kullanılıyor.

Nikotin: Nikotin tarih boyunca böcek ilacı olarak kullanılmıştır. Şu an da ise sigaranın temel maddelerindendir. Amerikan Kalp Derneği’ne göre nikotin bağımlılığı tarihsel olarak kırılması en zor bağımlılıklardan biri olup, nikotin bağımlılığını belirleyen farmakolojik ve davranışsal özellikler, eroin ve kokain bağımlılığını belirleyen özelliklere benzerdir.

Amonyak: Nikotinin emilim oranını artırmak için kullanılıyor. Amonyak sıvı gübrenin, saç boyalarının ve temizlik ürünlerinin de temel maddesi.

Formaldehit: Sigara dumanının ikincil ürünü ve renksiz bir gaz olan formaldehit, ölü vücutları mumyalamakta kullanılıyor.

Bütan: Sigaranın yanmasına yardımcı olur aynı zamanda çakmak gazı olarak da kullanılır.

Propilen Glikol: Bırakmayı önlemek için sigaralara ekleniyor. Nikotinin beyne ulaştırılmasını hızlandırıyor.

Terebentin: Özellikle mentollü sigaralarda kullanılan bu yağ, boyayı inceltmede ve tahtanın verniğini soymada kullanılıyor.

Benzen: Yanan sigaradan çıkan yan ürün olan benzeni tarım ilaçlarında ve benzinde bulabilirsiniz.

Karbon monoksit: Sigara dumanının içinde %4 oranında karbon monoksit bulunur. Bu gaz, alyuvarlardaki hemoglobine bağlanarak hemoglobinin oksijen taşımasını engeller. Sigara içenlerde hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesi %2,5 ile %15 arasında azalır. Bunun sonucunda organlar yeterli oksijen alamazlar. Özellikle beynin yeterli oksijen alamaması sonucu düşünme, karar verme, net görme ve işitme gibi önemli bazı fonksiyonlarında zayıflama olur. Bu kimyasallarla beraber daha 3,885 toksik madde içermektedir.

Başkalarının tütün dumanına sadece 30 dakika maruz kalmak, uzun süreli sigara içiciliğinde ortaya çıkanlarla aynı fiziksel etkileri ortaya çıkarmakta ve sigara içmeyenlerde kalp hastalığı riskini arttırmaktadır. Her yıl dünyada 8 milyon kişi tütün ürünleri kullanımından dolayı hayatını kaybediyor. Bunları elbette biliyoruz duyuyoruz, hatta artık sigara paketlerinin üzerinde görüyoruz. Fakat bırakmıyoruz, bırakamıyoruz neden? Bu bir bağımlılık ve bu bağımlılık her ne kadar bizim kafamızda bitirerek vazgeçebileceğimiz bir bağımlılık olsa da yukarıda belirttiğim gibi içerisindeki bazı kimyasallarla da bırakmamızın engelleniyor her içtiğimiz sigara da bırakmamızı zorlaştırıyor.

31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü olarak anılmaktadır. Umarım yapılan çalışmalarla her yıl birilerine yeni bir hayat armağan ederek kutlanılıyordur. Nefes alabilmenin, sağlıklı olabilmenin, kıymetini daha iyi anladığımız bu günlerde amacım size nasihat vermek değil ne içtiğimizi ne soluduğumuzu anlatmaktı. Bilimin kötüye kullanılarak hazırlanan bu maddeleri maalesef tüketiyor ve tüketilen ortamlarda bulunuruz. Ama unutuyoruz ki “o nefes bize lazım olacak.” Bilimin sağlık dağıttığı yolda birlikte yürümek dileğiyle…

Berna Yıldız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu