Yazılar

Karantinada Çocuk Olmak

Ülkece zorlu bir süreçten geçiyoruz. Korkularımız, kaygılarımız var. Kendimiz ve sevdiklerimiz için en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bu şartlar altında yine de bazı sorumluluklarımız var yerine getirmemiz gereken.  Uzun zamandır evlerimizdeyiz. Fiziksel olarak çevremize mesafeliyiz fakat duygusal ve sosyal olarak dayanışma içerisinde olmaya çalışıyoruz. Evet. Bu süreçten biz bireyler fazlasıyla etkilendik ve her şeyin bilincindeyiz. Peki ya çocuklar bu süreci nasıl geçiriyor?  Onlara yaşadığımız bu zorlu süreçten bahsettiniz mi?

Çocuklar da şu an bizler gibi evde ve olmak zorunda. Çoğu çocuk uzun zamandır parka gidemedi. Çoğu, arkadaşlarını uzun zamandır göremiyor. Birlikte oyun oynayamıyorlar. Birbirlerine sarılamıyorlar. Yani biz yetişkinlerin bulunduğu durumdalar. Bu zamanlarda çocukları anlamalıyız. Onların da sıkıldığını, onların da korktuğunu, zaman zaman kaygılandıklarını, endişelendiklerini anlamalıyız. Onları dinlemeliyiz ve onlara zaman ayırmalıyız. Biz içinde bulunduğumuz süreci kendi kafamızda anlamlandırabilirken çocukların bu olayları anlamlandırabilmesi oldukça zor olacaktır. Virüs, bakteri, ölüm gibi kavramlar, soyut kavramlar sınıflandırmasına girer. Çocukların bu kavramları algılayabilme yaşları 12 yaş ve sonrasıdır. Oldukça basit, somut kavramlar seçerek çok ayrıntıya girmeden bu olaylardan çocuklara bahsetmeliyiz.  “Ülkemize diğer ülkelerden gelen insanlardan bir mikrop geldi. Bu mikrop insanlardan insanlara çok kolay geçebiliyor. Fakat biz bu kötü mikropları gözümüzle göremiyoruz.  Gözle göremediğimiz için ve bize bulaşmaması için biraz evimizde duracağız. Ellerimizi sabunla bol bol yıkayacağız. Bir süre parka gidemeyeceğiz ve okuldaki arkadaşlarını da göremeyeceksin. Ama eğer istersen evde olan oyuncaklarınla oynayabilir, arkadaşlarınla da çok özlersen bazen telefondan görüşmene izin verebilirim.” şeklinde onlara durumu anlatabiliriz. Çocuklar soru sormayı çok sever. Aklınıza gelmeyecek en ufak ayrıntıya kadar size sorabilirler. Bazen bu sorular bilmediğimiz yerlerden de gelebilir. Sorulan soru hakkında bir bilginiz yoksa, çocukları yanlış bilgilendirmemek açısından “Bu konu hakkında bir bilgim yok ama ben araştırıp seni bilgilendireceğim” demek daha doğru olacaktır. Bildiğiniz bilginin doğruluğundan emin değilseniz, araştırın. Önce kendiniz bilginin doğruluğundan emin olun ve doğru bir şekilde çocuklara aktarın.

Peki, bu süreçte çocuklar evde nasıl vakit geçirmeli? Evde neler yapabilirler? Bu süreçte evleriniz biraz dağınık kalabilir.  Oyuncaklar her yere saçılabilir. Ama bırakın dağınık kalsın. Çocuklardan bahsediyoruz, tabii dağıtarak oynayacaklar. Ama şunu da unutmayın ki kendileri dağıtıp, kendileri oynadığı gibi; kendileri oyuncaklarını, eşyalarını toplayabilirler. Evde belki bu alışkanlığı çocuklara kazandırmamış olabilirsiniz. Fakat anaokullarında kendileri istedikleri oyuncaklarla oynayıp, sonra bu oyuncakları kendileri topluyorlar. Siz de bu süreçte çocuğunuzun odasını toplaması gerektiği bilgisini, farklı oyunlarla onlara kazandırabilirsiniz. “Çocuk oyunları hayatın bir çekirdeğidir. Bütün insanlar orada gelişir, büyür. İnsanın en güzel ve en olumlu yetenekleri orada yükselir.” demiş Fredrich Fröbel. Çocuklara bir şey öğretmenin en iyi ve en kalıcı yolu oyun ile öğrenmesini sağlamaktır. Çocuklar için oda toplamak çok sıkıcı ve zor bir görevken, oyunlarla keyifli bir hale getirilebilir. Bunun için, süre tutulup oyuncak toplama yarışı yapılabilir. Oyuncakları gruplama oyunu oynanabilir. Sevdiği hareketli bir şarkı açılarak şarkı bitene kadar odasının toplanması oyuna dönüştürülebilir. Bu davranışlar, çocukları motive edecek küçük davranış kartları ve takvime yapıştırılan çıkartmalar ile pekiştirilebilir. Çocuğun odası dağınıkken, birkaç oyuncağı bulması istenebilir, çocuk dağınık odada oyuncağı kolay bir şekilde bulamaz. Dolaylı yoldan odasını toparlaması, düzenlemesi vurgulanabilir. Ayrıca; düzensiz bir odada hareket alanı kısıtlı iken, düzenli odada daha rahat oyun oynanabileceğinin çocuğa gösterilmesi de oda toplamanın gerekliliğini çocuklara gösterecektir.

Son olarak evde geçirilen zamanı daha eğlenceli hale getirecek ve aynı zamanda gündeme dair bir mesajla hijyenin önemini anlatabilecek bir deneyle yazımı sonlandırıyorum.

 

Görünmeyen Mikroplar Deneyi

Materyaller: Karabiber, sabun, su, kap

Bu deneyde çocuklara öğretilmesi amaçlanan kazanımlar:

Günlük yaşamda kullanacağı araç ve gereçler ile beden temizliği ve çevre temizliğinin önemini vurgulayan bir deneydir. Aynı zamanda sağlığın önemi ve sağlıklı kalmanın yolları da öğrenilmiş olacaktır.

Görünmeyen Mikroplar:

Çocuğa mikroplarla ilgili bilgi verilir. Mikropların nasıl göründüklerinin resimleri gösterilir. Sonrasında mikrop deneyi yapılacağı söylenir. Bu deneyde karabiber mikropları temsil etmektedir. Bir kâseye su konulur. Suyun içine biraz karabiber eklenir. Başka bir kaba da sıvı sabun eklenir. Önce parmağımızı sabuna batırmadan karabiberli suya değdiririz, karabiberler (mikroplar) kaçmaz ve daha çok elimize yapışır. Ardından elimizi önce biraz sabuna bularız sonra karabiberli suya dokunuruz, bu sefer karabiberler sabundan kaçmaya başlar ve uzaklaşırlar. Karabiberleri mikrop olarak düşünürsek, mikropların sabundan hiç hoşlanmadığını ve kaçtığını çocuğa göstermiş oluruz. Mikroplardan arınmak için suyun yeterli olmadığı, el ve vücut temizliğinde mutlaka sabun da kullanmamız gerektiği vurgulanmış olur.

Özge Ertek

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu