ToplumYazılar

Her Yerde Gözetim

 

Sürekli gözetlenenlerin sürekli gözetlediği bir hayat çerçevesi içerisinde yuvarlanıyoruz. Gözetim çoğu zaman içselleştirilmiştir bir kavramdır ancak bizler bunun farkında değilizdir. Hiç kimse gelip bize bir şey söylemez ancak farkında mıyız bilmiyorum ama sürekli genç görünmeye çalışıyoruz veya dişlerimiz beyaz olsun diye uğraşıyoruz birde yetmezmiş gibi bunlar için tüketime sevk ediliyoruz. Sonra bir bakıyoruz ki sürekli cilt bakım malzemeleri, beyazlatıcı diş macunu reklamları sürekli olarak karşımıza çıkmaya başlıyor…

Niye mi çok makyaj yapıyoruz ya da neden mi her gün tıraş oluyoruz çünkü biliyoruz ki herkesin bizi gözetlediği hissi hep peşimizde. Bir zaman sonra sürekli gözetlendiğimiz hissiyle yaşıyoruz bundan dolayı kimsenin sistemsel koşulların dışına çıkmaya cesareti olmuyor. İnsanların bizi makyajsız görmeleri bizim için problem oluşturuyor veya tıraşsız görmeleri bizi mutsuz ediyor. Bu kadar rahatsız olmamızın sebebi panoptik mimarinin modern zamanlarda içimize kadar işlemiş olmasıdır.

Panoptik mimari ise bir hapishane inşa modelidir. Bu modelin tasarımının konsepti ise herkesi gözetlemeye izin vermektedir. Bir kule mevcuttur ve aşağıda yer alan tek odalı hücreleri gözetlemek buradan mümkündür. Buradaki mantık şöyledir ki yukarıda gözetleyenlerin ne zaman gözetlediğini ve kimlerin gözetlediğini bilmiyoruz ancak aşağıda bulunanlar sürekli gözetlendikleri hisleriyle yaşamak zorundadırlar. Yani bizler iste sağlık olsun, ister alışveriş ister ise iktidar konusunda olsun sürekli birileri tarafından gözetleniyoruz ve kimin gözetlendiğini bilmiyoruz. Haliyle hepimiz modern zamanlarda yaşıyoruz ve modern insan sürekli gözetlendiği hissiyle yaşar. Şöyle düşünelim kredi kartları aslında hepimize özel olarak tahsis edilmiştir ve olabildiğince bilgilerimiz gizli tutulmaktadır ancak bu kartlarla ne alışverişi yaparsak sürekli bunların reklamlarıyla karşılıyoruz. Kitap sitelerinde geziyoruz ve başka siteye geçtiğimiz zaman yanında kitap reklamları… Ayakkabı bakıyorsak sürekli bunların reklamlarıyla karşılaşmamız artık tuhaf olmamalıdır. Her yerde bir şekilde gözetiliyoruz ve gözetim altında olduğumuzdan dolayı istisnasız herkes evinde birden fazla ayna bulunduruyor. Çünkü neden? Birileri tarafından gözetleniyoruz ve kendimize sürekli çeki düzen vermek durumundayız. Her gün evden çıkmadan birkaç dakika aynayla baş başa kalıyoruz.

Hiç yemekteyiz programının kurgusunu düşündünüz mü? Herkes o masaya bedeniyle oturmaktadır, herkes kendi bedeninin merkezinde politik olduğu için kimse kimsenin yaptığını beğenmiyor oysaki normal bir zamanda böyle muhteşem yemeklere asla hayır diyemeyiz. Güzel olan şeyleri artık kendi bedenimizin merkezinde hissediyoruz ve böylece bencillik duygusu hayat standardımıza dönüşmeye başlıyor. Öyle bir kavganın içerisindeyiz ki en mükemmeli olmaya çalışıyoruz. Artık o kadar beden merkezli yaşamaya başladık ki herkes spor salonlarında, herkesin evinde artık yürüyüş bantları mevcut. Hayatımızdaki yürüyüşlerimiz bir hedefe ulaşmak için değil! Hayatımızı amaçlarımız çerçevesinde yürümekten alıkoyarsak, hayatımızda amaçları olamayan yürümeler yapmak zorunda kalırız mesela ideal bir bedene ulaşmak için saatlerce yürüyüş bandında yürümek…

Çünkü kendimiz dışında herkes bizi gözetlemektedir. Bedenimiz hem çok yemek yemek üzerine kurgulanmış hem de yediğimiz yemeği tüketmek üzerine kurgulanmıştır. Tabi ki fit olmanın arka planında da ekonomik bir boyut mevcuttur bundan dolayı bedenler sürekli gözetlenmektedir. Sürekli gözetlenenlerin sürekli gözetlediği bir hayat çerçevesi içerisinde yuvarlanıyoruz. Bizler artık Tanrının bizi gözetlediği inancından uzaklaşmış durumdayız. Öyle ki tanrıları öldürdüğümüz zamanlardayız. Artık birbirimizi gözetler hale geldik, birbirimizi gözetlemek üzerine kurgulanmış bir sistem içerisinde ortaya çıkmaktayız. Herkes bizi gözetliyor ancak parmağımızla işaret etmemiz mümkün değildir çünkü sadece bu hisle yaşıyoruz ve kimin bizi gözetlediğini somut olarak bilmiyoruz. Bizim hayatımızdaki yaşam stratejisi bizi gözetleme mantığı etrafına yerleştirilmiştir. Gözetim sürekli olarak devam etmektedir. Bundan sonra izlediğimiz reklamlara bir dikkat edelim, sitelerden yaptığımız alışverişlerin ardından kenarda beliren reklamlara göz atalım.

Mükemmel bir gözetleme bir kötü niyetlilik bütünüdür. Bu gözetleme insanların yaşamını insanca sürdürebilmesi için farklılaşma şansını elinden almaktadır. Farklılaşma imkânı bulamayan insanlar ise kendi hayatını başkalarının isteklerine uygun bir şekilde yaşamaya ve kendi hayatının öznesi olmaktan çıkıp başkalarının hayatlarının nesnesi olmaya başlarlar. Günümüzde medyada sık sık şu tarz “dijital konfor” yorumlarına mutlaka hepimiz tanık oluyoruz; Önümüzdeki dönemde konuşan bir buzdolabı, ev sahibi tıraş olurken günlük haberleri size veren bir ayna… Ayrıca otomasyon sayesinde, örneğin kahveniz siz kalktığınızda hazır olacak, pizza ya da lazanyanız, sofraya oturacağınız zaman tam zamanında kıvamında pişmiş olarak önünüze gelecek ve tüm ev cihazlarınız internet ağına bağlı olacak. Dolayısıyla siz evde olmasanız bile bunları uzaktan kumanda ile halledebileceksiniz… Kredi kartları ile yaptığımız alışverişler, internet üzerinden gerçekleştirdiğimiz ticari işlemler, internette ziyaret ettiğimiz web siteleri, muhtelif mağaza ve caddelerdeki güvenlik kameraları, sıradan insanları sürekli gözetim altında tutmaktadır ve bir yerlerde sürekli kayıtları yapılmaktadır.

Uzun lafın kısası kendimizi nerede özgür hissedersek hissedelim mutlaka gözetim, her yerde ve sürekli olarak devam edecektir.

Ayşenur Çin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu