PsikolojiYazılar

HAFIZA-İ BEŞER

 

Hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür.

Nisyan, Kur’an’da vurgulanan kavramlardan biridir. Genel olarak unutma ve terk edilme anlamlarına gelir. İnsan hafızasının sorunu unutkanlığıdır. Unutkanlık insanın sıfatıdır. Ölümü unuttuğun an hakikati, manayı devirirsin. Kalbini kıran bir dünyalığı da unutmak istersin. Unutmak bazen hakikati devirir, bazen de verilmiş bir hediyedir.

Hafıza (bellek) bir insanın yaşadığı ya da çeşitli yollardan öğrendiği bilgileri akılda tutma becerisidir. Bellekte toplanan bu bilgilerin geri çağrılmamasında yaşanan güçlükler de unutkanlıktır. İnsanın öğrenmesi, alışkanlıklarını tecrübelerini devam ettirmesi bellek sayesinde oluşur. Bellek olmasaydı insan her sabah uyandığında hayata yeniden başlardı, her karşılaştığı problemi yeniden çözmeye çalışırdı, tecrübe denilen durum oluşmazdı.

Belleğin hiyerarşik bir yapısı vardır. Duyusal bellek, kısa süreli bellek (çalışan bellek) ve uzun süreli bellek olarak sıralamayla öğrenme oluşmaktadır.

Duyusal Bellek: Çevredeki uyarıcılar duyu organlarını etkiler ve duyusal kayıt yoluyla sinir sistemine girer. Duyusal kayıt ikonik (görsel) ve ekonik (işitsel)  bellek olarak ikiye ayrılır. Duyusal belleğin süresi değişir. Görsel bilgiler ikonikte 0.5 saniye tutulur. Belirli bir adresi ararken geçtiğimiz sokağın İşitsel bilgiler 3-4 saniyeye kadar daha uzun süre kalır. Bir sohbet sırasında dikkatiniz başka bir şeye kayar ve arkadaşınız onu dinlemediğinizi zanneder, ekonik sayesinde söylediği son şeyi tekrarlarsınız. Duyusal bellekteki bilginin anlamlı hale getirilerek kısa süreli belleğe aktarılmasını sağlayan dikkat ve algıdır.

Kısa Süreli Bellek: Çok yakın bir zamana kadar belleğin kısa süreli ve uzun süreli olmak üzere iki deposundan oluştuğu görüşü yaygındı. 1970li yıllardan itibaren kısa süreli belleğin yerini daha dinamik bir model olan ‘’işleyen bellek’’ almıştır. Kısa süreli belleğin kapasitesi 7+/-2 birimlik olduğu kabul edilir. Yani kısa süreli (işleyen-çalışan) bellekte 9 ile 5 arasında bilgi saklayabilir. İlk seferde telefon numaralarının sebebi sihirli 7 sayısından gelir. İnsanların aklında tutabileceği 7 haneli sayıdır. Örneğin: telefon rehberine bakarak bulduğumuz 7 rakamlı bir numarayı telefon edene kadar tekrarlar, bunu aktif olan işleyen bellek düzeyinde tutar ve sonra numarayı çevirdikten sonra unuturuz. Bu telefon numarası o anlık lazımdır ve uzun süreli belleğe alma gereği duymayız. Sonuç olarak: sınırlı miktardaki bilgiyi sınırlı bir süre için geçici olarak depolamaktadır. Zihinsel tekrar yoluyla, kodlanarak uzun süreli belleğe gönderilebilir.

Uzun Süreli Bellek: İyi öğrenilmiş bilginin depolandığı yerdir. Uzun süreli bellekteki bilgi özümsenmiş bilgidir. Örneğin: bir öğrencinin bir ders önce öğrendiklerini hatırlaması ile bir gencin çocukluk anılarını hatırlaması uzun süreli belleğin işleyişiyle oluşur. Anlamsal bellek, uzun süreli belleğin kurallar, genellemeler, kavramlar, sorun çözme gibi genel bilgilerin yer aldığı bölümdür. Örneğin: Malazgirt Meydan Muharebesinin tarihi veya psikoloji tanımını bilmemiz gibi anlamsal gruplandırdığımız belleğimizdir. Örtük bellekte uzun süreli belleğin bir diğer argümanı olarak başlangıçta bilerek öğrenilen ve zamanla otomatikleşen becerilerimizdir (bisiklet sürmek, yüzmek) farkında olmadan öğrenilen şeyler ile nedenini bilmediğimiz korkuların da bulunduğu bellektir.

Beyin sadece öğrenme değil aynı zamanda unutma organıdır. İnsan hafızası unutkanlık hastasıdır. İnsan yaşamını devam ettirebilmek için anlık heyecan, sevinç, üzüntü gibi kendine yaradılıştan eklenen özellikleri yaşayabilmek unutmak durumundadır. Öyküsel bellek dediğimiz durumda ise unutmak istemediği anıları bilinçli olarak zaman, mekan ile kaydeder, hatırlamak ister. Örneğin; ‘’Geçen kasım ayında, yazdan kalma bahar havası şehrimizde, cuma vakti sela ile geldin dünyamıza…’’ Bilgilerin uzun süre kullanılmaması unutmaya neden olur. Rahatsız eden anılar, bununla ilgili kişiler bastırılma yoluyla unutulur. Buna güdülenmiş unutma da denir. Genç yaş grubunda; depresyon, dikkat eksikliği, kaygı durumları, stresli yaşam koşulları, uykusuzluk, bir işi öğrenirken birden başka şeyle uğraşmak öğrenmeyi yavaşlatır ve unutmayı hızlandırır. Öğrenme ve hafızada tutma yeteneklerini yeterince bilmemek, sağlık durumundaki yetersizlikler; anemi, kan şekeri, vitamin eksiklikleri, tiroid hastalıklara da etken olabilir. Yaşlılık sürecinde halk dilinde bunama denilen demans sendromu gibi hastalıkların ilk belirtisi unutkanlıktır. Artık unutkanlık yaşlılığa özgü bir durum değildir, erken yaşlarda artan unutma durumunun sebeplerinden biri de gerekli gereksiz her durumun internet, sosyal medya arayıcılığıyla akılda kalmasıdır. Beynin fiziksel olarak hasar görmesi unutmanın nedenlerindendir. Bozucu etki, eski bilginin yeni öğrenmeleri unutturması ya da yeni öğrenmelerin eski bilgiyi unutturmasına denir. Eski bilginin yeniyi unutturmasına ileriye ket vurma, yeni bilginin eskiyi unutturmasına geriye ket vurma denir. Örneğin: yeni bir mahalleye taşındığınızda sokağınızın ismini sürekli eski sokağınızın adı olarak hatırlamanız ileriye ket vurmadır. Yeni komşunuzla kaynaştıktan sonra onun ismini eski mahalle arkadaşınıza söylemeniz ise geriye ket vurmadır.

Belleği güçlendirip unutkanlığı azaltmak için birkaç yöntemden bahsedelim:

*Yeni şeyler öğrenmeye devam etmek belleği güçlendirir. Fiziksel egzersizlerin insan vücuduna iyi geldiği gibi, zihinsel olarak da uyarıcı aktiviteler beyniniz için birer egzersizdir. (Bu egzersizler akıl oyunları olabilir.)

*Depresyon belirtileri olan kişilerin hafızaya, daha küçük beyin hacmine ve çok sayıda damar lezyonuna sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu yüzden depresyon tedavisi yardım almak gerekmektedir.

*İnternet, TV, sosyal medya gibi iletişim araçlarında aynı anda birçok gereksiz bilgi aktarımını sınırlamak gerekmektedir.

*Yeterli derecede uyku, dinlenmek ve sağlıklı beslenmek hafıza için önemlidir. Özellikle de B12 –D3 vitamin ve folik asit eksikliklerinin depolanması önemlidir.

*Kitap, gazete gibi okuma alışkanlıklarının artması gerekir.

*Bilgilerin sık sık tekrar edilmesinin önemini hem modern bilim hem de dini kaynaklar bu metot üzerinde durmaktadır.

*İnsanın yaradılış gayesini bilmemesi onun yeryüzündeki unutkanlığına sebep olur. Metaya ulaşıp manayı kaybetmemek gerekir.

‘’Unuttuğun zaman Allah’ı an…’’ (el-kehf,18/24)

 

AYŞE YAZICI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu