Yazılar

Rüyalarda Buluşuruz “Lücid Rüya”

“Daracık sokaklardan geçerek kaçıyordum adamlardan. Kim olduğunu bilmiyordum ama sıktığım kurşunlara karşı koşuyorlardı. Son bir dar sokak derken bir anda uçurumun kenarında buldum kendimi ve rüyada olduğumu anladım. Evet kesinlikle rüyadaydım. Yumruklarımı sıktım ve kendimi bıraktım uçuyordum şehrin üzerinde süzüldükten sonra denizin kenarında uyandım.”

Daha önce hiç rüyada olduğunuzu fark ettiğiniz oldu mu? Ya da rüyalarınızı yönlendirip istediğinizi yapabildiğiniz? Eğer olduysa bu gördükleriniz “Lüsid Rüya”, berrak rüya demektir.

Lüsid Rüya yani berrak rüya, o an rüyada olduğunuzu bildiğiniz rüyadır. İnsanların yarısı ömründe bir defa, beşte biri en azından ayda bir kez bu rüyalardan görüyor. Bazıları biraz egzersizle rüyaların hemen hemen hepsinin kontrol edilebileceğini savunuyor.

“İyi de kardeşim ben rüya görmüyorum ki nesini kontrol edeyim?” demeyin. Çünkü herkes rüya görür. Ama hatırlamayanlar unutmayı tercih ettikleri için hatırlamazlar. Hatta o kadar ki uykumuzun yaklaşık 1-2 saati rüya görmekle geçmektedir. Uykuya dalmak deyimi de buradan gelmektedir. Çünkü gece boyunca farklı derinliklerde dalışlar gerçekleştiririz. Yatağa yattıktan 90 dakika sonra ilk uyku döngüsünün sonunda uyanıklığa en yakın olduğumuz anda REM uykusuna giriyoruz. Rem uykusundaki birine bakarsanız göz kapaklarının oynadığını görebilirsiniz. Rapid Eye Moments hızlı göz hareketi demek ve ismini baş harflerinden almakta. En karakteristik özelliği göz hareketi. İkinci önemli özelliği ise bütün rüyaların uyku dalgalanmaları sırasında uyanıklığa en yakın olduğumuz bu uyku aralığı yani REM uykusunda görülmesi.

8 saatlik gece uykusunda giderek artan sürelerle 4 kez REM uykusuna gireriz. Ve bu sırada bol bol rüya görürüz. Ama uyandıktan sonra ilk on dakika içinde bütün gördüklerimizi unutuyoruz. İyi de neden gördük o zaman bu kadar rüyayı, madem unutacaktık? Bu konuda birçok görüş var. Rüyada ileride yaşamamız muhtemel şeyleri gördüğümüzü söyleyen de var, unutmak için rüya gördüğümüzü söyleyen de. Bunlardan en yaygın olanı ise bilinçaltımızın dışa vurumu olduğunu söyleyen görüş. Bunun yaygın olmasının sebepleri ise bilinçaltımızın her koşulda açığa çıkmaması ve uyandıktan sonra kolay olanı yani unutmayı seçmemiz. Unutmamak için yapılabilecek en güzel ve en yaygın alışkanlık ise düş defteri tutmak. Yani uykudan uyandığınız anda ne kadar karışık olursa olsun yazmak ve çizmek için bir defter tutmak.

Bazı insanlar ise rüyaları normalden daha berrak görüyor. Yani bilincimizin kapalı ama uyanıklığa en yakın olduğumuz REM uykusunda rüya görüyoruz ve bunu kontrol etmek isteyen insanlar yıllardır var. Antik çağlardan bu yana hatta Hindistan’da Yoga Nidra, Tibet Budizm’inde Rüya Yogası olarak isim bulmuş bu çalışmalar son yüzyılda bilim dünyasının da radarına takıldı. Bilim insanları renkli tarama sistemi ile bir kişinin rüya gördüğü anı tespit edebildiği gibi, o esnada bilincinin açık olup olmadığını da tespit edebilmekte. 2012 yılında buna ilişkin bir deney yapıldı. Katılımcılara uyanıkken ellerini yumruk yapmaları söylendi ve FMR ile ellerini yumruk yaptıklarında beyinlerinin hangi bölümünde değişiklik olduğunu tespit ediyorlar. Daha sonra rüyalarını kontrol edebildiğini söyleyen katılımcılara “madem öyle bir de rüyanızda sıkın yumruğunuzu” denildi. Sonuç olarak uykusunda yumruk sıkan katılımcıların beyin hareketleri uyanıkken yaptıklarıyla aynı. Ellerini kullanmamalarına rağmen sanal bir şekilde yumruk yapabildiler.

Peki ellerini sıkmaktan başka neler yapabilir rüyalarını kontrol edenler?

Uçmak. Gündelik hayatta karşılaştığı zorlukları ve problemleri çözdüğünü iddia edenler bile var. Dimitri Mendelev periyodik tabloyu rüyasında oluşturup dizdi. Dikiş makinasının iğnesinden ampulün içindeki akkora birçok buluş rüyalarda icat edildi. Rüyasında beste yapan müzisyenler bile var. Belki de Da Vinci’nin çizimlerinin olduğu defteri bir düş defteriydi. Çünkü defterlerindeki şu sözü dikkat çekici: “Göz rüyalarda neden uyanıkken hayal gücüyle hayal edilenden daha net şeyler görüyor?” Kendisi Lüsid Rüyacı mı bilinmez ama Almanya’da yapılan bir araştırmaya göre Lüsid Rüya görenlerin daha çok yaratıcı olan insanlar olduğu ve 6-19 yaş aralığı çocuklarda çok fazla olduğu görülmüştür. Deli dahi Salvador Dali de en büyük ilhamları rüyalarından aldığını söylemiştir.

Düş Defteri Yeterli Mi?

Düş defteri başlangıcından sonra deftere yazdıklarımıza da bakmamız gerekiyor. Belirli bir süre defteri tuttuktan sonra rüyaların ve temalarının belirli sürelerde tekrarlandığını göreceksiniz. Korku filmlerinden korkmamanız için kendinizi, izlediğinizin film olduğuna inandırmanız gerektiği gibi yazılanları ezberleyip rüya olduğuna inanırsanız rüyalarınızda aynı temayı, mekânı ve kişileri gördüğünde rüyada olduğunuzu anlayacaksınız. Tabi işin en önemli ve can alıcı noktasına geldik. Birçoğunuz İnception filmini seyretmiştir. Rüyada olup olmadığınızı kontrol etmeniz gerekebilir ileri derece kontrol safhalarında. Siz siz olun topacınızın gerçekten dönüp dönmediğini sık sık kontrol edin.

Emir ERDİN

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu