İlahiyatYazılar

İnternet Misyonerliği

 

Son zamanlarda internet sayfalarında Hıristiyanlık propagandası yapan, Hristiyanlık ile ilgili reklamlar dikkatimi çekti. Bunlardan bazıları;

Tanrı var mı?” “İnanmak için sebepler

Tanrı’yı kolayca bulmak

İsa kimdir? İsa’yı bütün büyük dinler onurlandırdı.

İsa kimdir? İsa’nın kendisi hakkında ne dediğini görün.

Şeklinde afişe yazılar.

Aslında bunlar reklam değil, resmen insanları Hristiyanlık dinine çağıran misyonerlik faaliyetinin birer parçasıdır. Herhangi bir dini inanca sahip olmayan ve kendini boşlukta hisseden, veya kendini bir dine mensup olarak gördüğü halde mensubu olduğu din hakkında bilgi sahibi olmamış ve bu nedenle kendisinin bir arayış içinde olduğunu hisseden insanların çok kolay rağbet edebileceği, çeşitli şekillerde dikkat çeken ve merak uyandıran çağrılar bunlar. İnsanları iyiye de kötüye de çağırabilirsiniz. İçinde yaşadığımız toplumun  %99’unun müslüman olarak kabul edildiği bir ahvalde, inandığı dini bilmeyen büyük kitlelerin olduğu bir gerçek. Bazı vesilelerle zaman zaman sokak röportajlarına tanık oluyoruz. Çeşitli yaş guruplarındaki insanlara kelime-i tevhidin ne olduğu soruluyor ve insanların çoğu kelime-i tevhidi bilmiyor.  Bilenlerin çoğu da anlamını bilmiyor ve kelime-i tevhidin kendisini cehennemden kurtaracak sihirli bir cümle olarak nitelendiriyor. Bazı dini hususlar sorulduğunda insanlar bilmedikleri, mahcup da olmak istemedikleri için cevap vermek istemiyorlar. Bütün bunların altında bilgi sahibi olma isteğinin olmaması yatmaktadır. Durum böyle olunca, bilmediği hususlarda kendisine bilgi verilmek istendiğinde bu sefer merakla o konuyu inceleme isteği beliriyor. Bunun sonucunda, çeşitli inançları inceledikçe kendi inancım dediği inancından farkında olmadan uzaklaşmalar ve bambaşka inanç ve düşüncelere doğru yelken açmalar başlıyor. Bazen de çeşitli düşüncelere saptığı halde bile kendisini hala müslüman olarak görmeye devam ediyor.

Peki Allah (cc) kim? Hz.Muhammed (s.a.v) kim? Hz.İsa kim? Hz.Meryem Kim? Bu konularda insanlar gerçekleri öğrenmek için  nereye başvuracak? İnsanlar sağlam bilgi sahibi olmadan yukarıdaki reklamlarla ve reklam veren yerlerin sunacağı bilgileri öğrenmeye çalışmakla hiç de farkında olmadan İslam inancı ile bağdaşmayan bir inanç istikametine doğru kayar gider.

Allah birdir.(İhlas:1) Allah Samed’dir.Hiç kimseye ihtiyaç duymayan, herkesin kendisine ihtiyaç duyduğu kimsedir.(İhlas:2) O doğurmamış ve doğurulmamıştır.(İhlas:3) Onun hiç bir dengi yoktur.(İhlas:4) Allah her şeyin yaratıcısıdır.(Zümer:62)

İlk insan Adem aleyhisselam’dan günümüze kadar Allah(c.c) kendisine kulluk edilmesi için her ümmete  bir çok Peygamber göndermiştir.(16/36) Bazılarını bazılarından üstün kılmıştır.(2/253) Biz Mü’minler olarak Allah’ın gönderdiği bütün Peygamberlere aralarından hiç birini ayırt etmeden iman ederiz.(2/285) Muhammed  (a.s.) Allah’ın Rasulüdür ve son peygamberdir.(Ahzab:40) Allah son peygamber olan Muhammed (a.s.)’ı büyük ahlak üzere yaratmıştır.(68/4) Allah son poeygamber olan Muhammed (a.s)’ı Alemlere rahmet olarak göndermiştir.(21/107)

Peki, İsa (a.s.) Kimdir, ve annesi Meryem kimdir ?

Hz.Meryem, Kur’an-ı Kerim’de  bir sureye adını veren İmran ailesinin kızıdır. Bakın Kur’an Al-i İmran suresinde bize nasıl anlatıyor; İmran’ın karısı hamile olduğunda, henüz doğurmadığı karnındaki bebeği Allah’a adadı. Onu doğurunca, kız olduğunu da görünce , erkek kız gibi değildir dedi, adını Meryem koydu, ve onu ibadethaneye bıraktı.Allah onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya (a.s)’ın himayesine verdi. Meryem büyüyünce, hiç evlenmeiği halde, hiç bir erekek eli dahi eline değmediği halde, Melekler Meryem’e, Allah bir kelimeyi sana müjdeliyor, adı  Meryem oğlu İsa Mesih’dir dediler. Bunun üzerine Meryem “Rabbım; bana bir beşer dokunmamışken, benim nasıl çocuğum olabilir? Melekler de: Allah, dilediğini öylece yaratır ve bir şeyin olmasını dilerse, ona; ol, der de oluverir, dediler.” (Al-i İmran suresi/35-55)

Meryem Suresin’de de İsa (a.s)’ın doğumu anlatılıyor. Allah (c.c) insan şeklinde melek gönderdi ve Melek Meryem’e “Yalnızca sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin elçisiyim.” dedi. Meryem de “Bana insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir?” dediğinde, Melek: “Öyledir. Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır.”

Meryem hamile kaldı, uzak bir yere çekildi. Nihayet çocuğu kucağında taşıyarak kavmine getirdiğinde, Ey Meryem bu ne, sen çok kötü bir şey yaptın dediler. Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. “Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?”

Bunun üzerine annesi Mereyem’in kucağındaki çocuk şöyle dedi: “Ben, Allah’ın kuluyum. O, bana Kitab’ı verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır.” dedi. (Meryem/16-35)

İsa Aleyhisselam’ın dünyaya gelişi Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’de bu şekilde anlatılıyor. İsa Aleyhisselam bir Peygamberdir, Allah’ın gönderdiği bir elçidir. Ben Allah’ın kulu ve Rasulüyüm demiştir.(Meryem/30) Hiçbir insanın, Allah’ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra insanlara: Allah’ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin, diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra hiç size kâfirliği emreder mi? (Al-i İmran/79-80)

İsa Aleyhissselam İsrailoğullarına hitaben, „Ben, benden önce gelen Tevrat’ı tasdik edici, ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak gelen bir Peygamberim demişti.“(Saff/6)

İsa Aleyhisselam’ın durumu böyle olmasına rağmen, İsa aleyhisselam kendisi için Allah’ın kulu ve Rasülü olduğunu söylemesine rağmen, aradan geçen belli bir zamandan sonra insanlar kendi uydurdukları bir şekilde İsa Aleyhisselam için (Haşa) Allah’ın oğlu diye söylemeye başladılar. Böyle bir düşünce kesinlikle küfürdür. Halbuki Meryem de insandır, oğlu İsa da insandır, yemek yerlerdi. Meryem oğlu Mesih kendisinden önce geçen peygamberler gibi bir peygamberdir.(Maide/72-75)

Kur’an ifadesiyle, “Mahşerde, Hesap günüde Allah Teala İsa Aleyhisselam’a Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, beni ve anamı, Allah’tan başka iki tanrı bilin diye sen mi dedin, buyurduğu zaman O,  Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin. Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim. Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin diyecektir.“ (Maide/116-117)

Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim’de İmran kızı Meryem’in kimliği ve hayatı ile, ve oğlu İsa Mesih bu şekilde anlatılmaktadır.

Allah kelamında durum böyle anlatılırken, Hrıstiyanların elinde bulunan Matta, Markus, Luka ve Yuhanna adıyla bilinen dört adet kitaptan oluşan bir kitabı İncil adıyla zikretmek bence doğru değil. Zira İncil Allah’ın İsa Aleyhisselam’a indirdiği kutsal kitaptır. Halbuki T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No:10903 , ISBN 978-975-9062-86-6  şeklinde Yeni Yaşam Yayınları tarafından basılmış İNCİL kitabının önsözünde, bu kitab için “Tanrı’nın esiniyle yazıldı” ibaresi kullanılmaktadır. Yani bu İNCİL Tanrıdan İsa Aaleyhisselam’a gelen vahiyler değildir. Yani Allah kelamı değil, İsa Aleyhiselam’ın sözü değil, tamamen insanların kendilerinin Tanrıdan esin aldık diyerek kaleme aldıkları yazılardan oluşan kitaplardır. Zira başka bir İncil kitabında Matta’ya göre İncil, Markos’a göre İncil, Luka’ya göre İncil, Yuhannaya göre İncil diye başlamaktadır. Yani herkese göre başka başka İncil olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarda sözünü ettiğim İncil Kitabının Matta İncilinden bazı cümleleri aktarmak istiyorum:

İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı. ”  (İsa direniyor/2)

Kalabalıklar, Bu Celile’nin Nasıra kenti’nden Peygamber İsa’dır diyordu.” (İsa’nın Yeruşalim’e giriş/11)

Markos İncilinden bazı cümleler ;

İsa şöyle karşılık verdi : En önemlisi şudur: Dinle ey İsrail ! Tanrımız Rab tek Rab’dır.

Din bilgini İsa’ya ; iyi söyledin öğretmenim dedi. Tanrı tektir  ve O’ndan başkası yoktur demekle doğru söyledin.” (En büyük buyruk/30-32)

Yuhanna İncilinden ;

Kadın, Efendim anlıyorum,sen bir peygambersin dedi.” (İsa ile Samiriyeli kadın/19)

Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan,yerin ve göğün Rabbi olan Tanrı, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz.” (Elçilerin işleri-17/24)

İncil kitabında bu şekilde  tevhid akidesini ortaya koyan cükleler vardır. Ama bir de aşağıda sunduğumuz cümlelerle tevhid akidesinden çıkarak Allah’ın vahdaniyetine aykırı, Allah’ın çocuk edindiği yönünde cümleler de vardır.

Markos’un İncilinde ;

Göklerden, Sen benim oğlumsun, senden hoşnudum diyen bir ses duyuldu.” (Markos-1/11)

Bu sırada bir bulut gelip onlara gölge saldı.Buluttan gelen bir ses, sevgili oğlum budur,onu dinleyin,dedi .” (Markos-9/7)

Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.” (Markos-15/33)

Saat üçte İsa yüksek sesle, “Elohi,Elohi,Lema şevatani” yani , Tanrım,Tanrım,beni neden terkettin?“ diye bağırdı.” (Markos-15/34)

Yuhanna İncilinde ;

Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkı verdi.” (Yuhanna-1/12)

Onlar ne kandan,ne beden ne de insan isteğinden doğdular; Tanrı’dan doğdular.” (Yuhanna-1/13)

İşte bu nedenle Yahudi yetkililer O’nu öldürmek için daha çok gayret ettiler. Çünkü yalnız Şabat Günü düzenini bozmakla kalmamış, Tanrı’nın kendi Babası olduğunu söyleyerek kendisini Tanrı’ya eşit kılmıştı.” (Yuhanna-5/18)

İncil kitabından alınan bu ifadelere bakıldığında, bazı ifadelerde Tanrı’nın tek olduğu, yeri göğü yaratan olduğu, İsa Aleyhisselam’ın Peygamber olduğu, oruç tuutuğu, acıktığı beşeri özellikler gösterdiği yazılmasına rağmen, bazı bölümlerde Tanrı’nın oğlu (Haşa) olduğu , hatta Tanrı’ya eşit olduğu yönünde ifadeler yer almaktadır. Kaldı ki yukarıda belirtiğim gibi bu ifadeler vahiy olarak gelip kayda alınan ifadeler değil, tamamen bu kitapları yazanların kendi ifadeleridir. Bu ifadeler birlikte değelendirildiğinde içinde İsa Aleyhisselam’ın vahye dayalı sözlerinden yapılan alıntıların bulunduğu anlaşılmakla birlikte, bazılarının ise tevhit akidesine tamamen zıd ve aykırı bir şekilde, İsa Aleyhisselam’ın Allah’ın ilahlığına ortak edildiği ifadeler vardır ki bu büyük şirktir.

Amacımız hiç kimsenin inancını, kutsal saydığı değerleri kötülemek değildir. Bundan 40 yıl önce, 1980 senesinde İzmir Bayraklı Kilisesi papazı ile görev yaptığı kilisede, İsa Aleyhisselam hakkında yaptığımız görüşmemizde, İsa Aleyhisselam’ın doğumunu aynen Meryem Suresindeki gibi olduğunu kabul ediyorum dediğini daha dün gibi hatırlıyorum. Her şey ortada. Dileyen inanır, dileyen inanmaz. Hiç kimse kimseyi inanması için zorlayamaz. Karşılıklı saygı içersinde her şey açık açık konuşulabilir, fikirler beyan edilebilir.

İsa Aleyhisselam ile ilgili olarak Kur’anda geçen anlatımları bilmeden, İncil diye sunulan kitabı okumak ve internet üzerinden yapılan telkinleri dinlemek insanı değişik düşüncelere iter. Daha doğrusu insanın kafasında gerçek bilgi yok ise yanlış bilgilendirmelere yol açar.

Bu nedenle müslümanların öncelikle, her konuda Kur’an-ı Kerim’i anlayarak okuması lazım. Kur’an-ı Kerim’i okuyalım ki önce Rabbimiz olan Allah’ı tanıyalım. Kainatı nasıl yarattığını, Yeri Göğü, Güneşi, Ayı, ilk insan Adem Aleyhisselamı nasıl yarattığını niçin yarattığını öğrenelim. İnsan neslinin nasıl çoğaldığını öğrenelim.Ölümden sonra bizi nelerin beklediğini öğrenelim.

Bütün bunlar için okumamız lazım.Okuyup bilmemiz lazım.Zira Allah Taala’nın Peygamber Efendimize ilk vahyi de ” Oku ! ” dur. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ( Zümer:9 )

Okuyalım, öğrenelim, bilelim. Neye inanıyorsak bilerek inanalım. Günümüzde her türlü imkana sahip iken, her türlü bilgiye ulaşabilecek iken okuyup öğrenmemenin sorumluluğu olsa gerektir. Din, İman, inanç babadan oğula, nesilden nesile veraset yoluyla intikal etmez. Herkes kendisinden sorumlu olup, hiç kimse başkasının günah yükünü yüklenmez.

Doğru bilgilenme adına, okuyanlara selam olsun.

Ayhan Erdin

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu