İlahiyatToplumYazılar

Hallac-ı Mansur Gibi Hissetmek

Bir Sufiden Örnekle: Hallacı Mansur Gibi…

Hallac-ı Mansur düşünceleri ve fikirleri sebebi ile idam edilmeden önce şu ayeti okumuştu idamını izleyen kalabalığa: “Onlar; “Biz sana elalemin işine karışma demedik mi ?” dediler.” (Hicr 70)

Bu ayet Lut a.s’ın kıssasının anlatıldığı bölümde yer alır. Lut kavminin tek helak olma sebebi homoseksüellik değildir elbette. Zira homoseksüellik helak olan kavimlerin tamamına yakınında da vardır. Bu ayette bahsedilen mesele elbette önemlidir. Lut a.s’ın kavminde işler öylesinde düzenden çıkmış, düzensizlik ve kötülük o kadar hakimiyet kurmuştur ki , iyilik yapanlar ve kötülüğü düzeltenler dışlanmaya başlanmıştır. İşte Lut ve arkadaşları da kötülüğü düzeltenlerden oldukları için Hicr Suresi 70. ayette de bize örnek gösterilen o cümleyi kurmuşlardır Lut’a karşı. Ve vicdani fikrime göre Lut kavminin helakının en büyük sebeplerinden biridir bu. Bu sebeple Hallac son söz olarak idamını izleyen o kalabalığa bu ayeti okuyarak yaşadığı çağa ve çağlar ötesine çok büyük bir mesaj vermiştir açıkçası. Düzensizliğin ve dini oligarşinin kendini idama götürdüğü yerde Hallac düzene karşı geldiği için idam edilmiştir. Bugün Hallac’ın idamı hakkında öne sürülen “En-el Hak” meselesi de bu işin sloganik tarafıdır elbette ki.

Hallac’ın fikirlerinin sapkın olup olmadığı konusunu bu yazıda tartışacak değilim. Karmatiliğe yakınlığı da malumdur Hallac’ın. Ancak bugün tarafsız bir gözle Hallac’a bakacak olursak ondan öğrenecek çok şey çıkar karşımıza. Anlamadılar belki de anlamak istemediler. İmam-ı Azam’ı da anlamamışlardı. Yıllarca hapiste yatırdılar. Nitekim insanın anlayamadıklarını cezalandırmasını da anlayamıyorum. Hallac da anlamıyordu eminim ki. Devrinde anlaşılmayıp tarihin büyük bir aksiyona çevirdiği nice anlaşılmayanlar vardır halbuki.

Muhammed İkbal, Hallac’ı anlatırken onun baştan aşağı vicdan dolu olduğunu söyler. Nitekim tarihin bütün büyük sufileri dini vicdan olarak algılamışlardır. Onlara göre din baştan aşağı vicdan meselesidir. Ve Hallac yaşadığı çağa, belki bugün de aykırı fikirleriyle bir vicdan muhalefeti yaptı.

Bugün geldiğimiz noktada çağın ve toplumumuzun bize yaşattığı olaylar karşısında klasik hukukun geleneksel yöntemleriyle dahi tavır koymakta zorlanır hale geldik. Statükocular ve düzenciler vicdanımızı öylesine bastırdı ki, Hallac meşrepli herkesi tekfir edip susturdular. Belki kanlarını akıtmadılar ama bir insanın umutlarını öldürmek elbette ki kendisini öldürmekten farklı değildir.

Ben artık bu şehirde fazlaca Hallac görmeye başladım. Düzensizlikten beslenenler ve oligarşinin çarkında dişli haline gelenler tarafından idam sehpalarına çıkartılmış çok Hallac görüyorum.

Otoriteden aldığı gayrı resmi görev belgesiyle tefekkürü ve irfanı retorikleriyle örtenlerin karşısında kendini çöllere vurmuş nice Hallac’lar görüyorum bu şehirde.

Aslında toplumsal olmayan ancak toplumsalmış gibi gösterilen kabullerin altında duyguları ezilenler.

Çığlık çığlıya doğruyu ve Hakkı haykırsa da Lut’un kavminin hışmına uğradığı gibi hışma uğrayanlar.

Birbirimizi anlamıyor ve duymuyoruz.

Sonra susanlar. Konuştuğu zaman dengeler rahatsız oluyor diye susmak zorunda kalanlar.

Şehrin bir yerlerinde duygularını kaybedenler. Umutlarını tepinen fillerin altındaki otlar gibi yitirenler.

Düşüncelerini ve dünyasını kalıplara sığdırması gerekenler. En acısı da aşklarını sırf birilerinin düzenine göre değil diye içinde öldürenler.

Sonra da devrimler beklerler ölü insanlardan.

Hallac yine ölmeden önce şunu söylemişti. “Ben bir gün yine geleceğim. Başka bir bedende sürecek mücadelem. Ve ben zamanı ve mekanı aştım.”

Hallacın bu sözünü reankarnasyon diye anladılar yıllarca. Ama aşmıştı zamanı Hallac. Aşmıştı ki yüzyıllar sonra kaleme alabiliyorduk onu.

Ve Hallac gibi ölecek bu insanlar. Düşünceleri ölecek. İdam edecekler hayallerini, umutlarını, inançlarını.

Ve Hallac’ın idamına sessiz kalan çok insan…

Geçen gece sessiz bir sokakta yürürken düştü içime bu düşünce. Belki de Hallac’ın hayatında gizlidir çağın birçok sırrı.

Öyle diyordu ya Şeriati : “Şehrin Hallacıyım. Kimse dilimi bilmiyor; kimse derdimi, aşkımı, dinimi, hayatımı, cinnetimi, feryadımı ve susuşumu anlamıyor…”

Yakup Kaya

Bir Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu