İlahiyatYazılar

Gençlik ve İman

Prensipte, bir çocuğun imanı, çoğunlukla ailesinin kendisine ve birbirlerine karşı sevgi ve güveninin bir yansımasıdır. Benzer şekilde bir öğretmenin imanı, özellikle eğitimlerinin ilk yıllarında, öğrencileri üzerinde derin yapıcı bir etkiye sahiptir.

 

Büyüme çağının yaklaşmasıyla, çocukluk döneminin imanı, inanılmazlık ve gönülsüzlüğe konu olur. Çocukluğu boyunca dahi, bir kimse, bazen bir başkasına ya da bir şeye güvenini şiddetle sarsan olaylarla karşılaşır. Ancak, bu dönem boyunca, çocuk uzun süreli bir şüpheyle karşılaşmadan, birinci imanın yerini başka bir iman (yani birinci imanın zıttı bir iman) doldurur. Yine de belirsizlik duygusundan dolayı acı çekmez ve zıt yönde bir güven geliştirir. Bir çocuğun, düşüncesini çabuk ve ani bir biçimde değiştirmesinin nedeni budur. Örneğin, bir durumda oyun arkadaşıyla konuşmaz, fakat bir sonraki durumda onunla yakın dost olur. Çoğunlukla bir oyun boyunca bu drama, birkaç kez tekrar eder. Tedrici olarak bu dönem geçer ve gençlik başlar. Bu dönem boyunca bir dizi fiziksel ve zihinsel gelişme olur.

 

Bu değişikliklerden biri, çocukluğu boyunca önceden inandığı birçok düşüncenin doğruluğuna dair inancını kaybetmesidir. Bu kimse inanılmazlık ve gönülsüzlüğe bu bireyden bireye değişse de boyun eğer. Bazı kişiler hemen hemen her şeye inançlarını yitirirler ve şüpheci olurlar. Gençlikte duyulan şüphe, samimiyetle, araştırma ve incelenmeyle, inançla birleşirse, gelişiminin hayli önemli bir etkenidir. Sadece duyulan şüphenin bu çeşidi, yapıcı şüphe olarak adlandırılabilir. Şüphenin işlevi, daha önce inandığımız her şeyi yıkması olduğu halde, yapılanma, bu yıkılma sonrası üzerimize aldığımız inceleme ve araştırmaya bağlıdır, fakat çocukluğun sabit olmayan inançları yıkılmadan araştırma ve incelemeye başvuramayacağımız için, şüpheyi bu yapılanmanın bir etkisi olarak düşünebiliriz ve ona “yapıcı şüphe” adını verebiliriz.

 

Gençlikte duyulan şüphe, genellikle insanı araştırma ve incelemeye sevk eder. Bu dönemde insanın, gençlik- öncesi kendisine öğretilen şeyleri terk etmeyi ve birçok alanda olduğu gibi, bu alanda da kendi ayakları üzerinde durmayı istediği söylenebilir. Bu dönemde insan bağımsız olmak ve artık bir çocuk olmadığını göstermek ister. Bu nedenle, bu şüphe bir çeşit imanla birlikte var olur; bu da kendisine olan imandır, kendi ayakları üstünde durmaya duyulan ve kendisini anlayabileceğini görmek isteyen imandır. Gençlikte duyulan şüpheyle, kendimizi yeni bir dünyayla, bilinmez şeylerin sınırsız dünyasıyla yüz yüze buluruz. Bu dönemde, bilmeye duyulan arzu artar ve kendini tanıma, araştırma ve inceleme gücümüze güvenerek, bu bilinmeyen şeyler hakkında daha saf ve daha güvenilir bilgiler elde edebileceğimiz düşüncesiyle, büyük bir ümitle ve genellikle imanla araştırmaya, incelemeye koyuluruz.

 

Eğer gençlikte duyulan şüpheyi, keşfetmeye ilgili olarak olumlu bir arzu ve araştırmaya dair bir heves takip etmezse, buna yapıcı denemez. Bu durum da her şeye güvenimiz sarsılacaktır ve sıkıcı bir şüphe duymamıza neden olacaktır. Bu nedenle iman, gençliğin önemli dönemi boyunca olumlu bir role sahiptir.

 

Yasin Alp

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu