Yazılar

Çocuklar Sıkılmalı

Merhaba,

Evet, daha önce yaşamadığımız enteresan bir süreçten geçiyoruz. Doğru, çok zor bir durum ama olumlu yanları da var. Bu süreç, evde nasıl vakit geçireceğini bilmeyen ve evi çok tanımayan çocuklarımız için oyun kurmayı ve hayal etmeyi doyasıya öğrenecekleri bir süreç aslında.

Ebeveynlerin evde geçirilen bu süreçte kendilerini her bir dakika ve saati bir aktiviteyle doldurmak zorunda olmadıklarını bilmeleri gerekir. Her “sıkıldım” dediklerinde onlara seçenekler sunmak yerine ara ara sıkılmalarına izin verelim.  Aman sıkılma hadi “Gel oyun oynayalım, gel şunu yapalım” diyerek sürekli çözüm üreten taraf olmayalım. Kâğıt-makas, boya, dans, müzik ya da ilgi alanı her ne ise çocuğunuzu oraya doğru yönlendirebilirsiniz; ama “bilinçli olarak” çözüm üretmeyin.

Kitap okuma, test çözme, sanat çalışması, müzik dinleme, serbest zaman (istediği bunların haricinde bir etkinlik) vb. etkinlikleri sıraya koyun ve birlikte süre belirleyin. Böylelikle planlama, kendini durdurma, yeteneklerini ve sabır becerilerini geliştirme gibi öğrenmeler için bir adım atmış oluruz. Ama bir kısmımız evde sürekli faaliyet üretme peşinde. Canlarının sıkılmasına bile izin vermiyoruz. Hemen çözüm üretiyor, meşgul edecek bir şeyler buluyoruz. Birazcık canı sıkılsa sorumluluğu hemen üstümüze alıyoruz. Oysa çocuk bu, serbest bırakılsa her şeyi oyuna dönüştürmenin yolunu bir şekilde bulacaktır. Mesleği bu çünkü. Çocuklar yalnızlarken de bir araya geldiklerinde de kendilerini oyalamayı mutlaka başarırlar. Onları “biz yetişkinlerin eğlendirmesi gerektiği” fikri kontrolcü yapımızın ürünü olan bir düşünce. Bu bizim fikrimiz aslında, bunu biz uydurduk.

Mesela bizler sokakta büyüdük. Özgürce mahallemizde ya da bahçemizde oynarken göz hapsinde değildik. En azından akşam ezanına kadar özgürdük ve keşfederdik. Yanlış yaparak öğrenirdik, risk alırdık, arkadaşlarımızla ilişkilerimizi kendimiz idare ederdik; büyüklerin müdahalesine gerek kalmadan. Kendimiz küser, kendimiz barışırdık. Çocukların canlarının sıkılmalarına zaman tanıdığınızda ve onları kendi hallerine bıraktığınızda yeni fikirlerin ortaya çıkacağından emin olun. Yeni oyuncaklar bulacak tencereyi tavayı keşfedecek onları konuşturup serbest oyunlar kuracaklar. Biz öğretmenlerin de en çok yapmaya çalıştığı şey çocukların serbest oyun kurmalarını sağlamaktır.

Unutmayın ki canının sıkılmasına izin verilmemiş, her zaman çözümler sunulmuş bir çocuğu can sıkılmasıyla baş başa ilk bıraktığınızda, sizi bunaltacağı ve çıldırtacağı durumlara da hazır olmalısınız. Bu büyük sabır isteyen bir durum; ama uzun vadede getirisi çok fazla. Çocuklar keşfetmeyi, kendi başlarına öğrenmek zorundalar. Evet, doğru duydunuz tek başına öğrenmeleri gerekir. Çocuklar, can sıkıntısıyla hayal güçlerinin sonsuz kaynaklarını keşfederler ve hayatları boyunca da bu dönemleri onlara çok yardımcı olur.

Çocuk sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimini ancak özgür hissettiğinde, kendine fırsat verildiğinde, kendi kararlarını kendi alabildiğinde daha iyi geliştirebilir. Çünkü çocuk deyince akla mutluluk gelir bir çocuğa en çok da mutlu olmak yakışır.

Ne dersiniz? Hak etmiyorlar mı çocuk olmayı? Unutmayalım ki başarılı olma imkânı her zaman vardır; kariyer imkânı da para kazanma imkânı da. Ama bir daha geriye dönüp “çocuk” olma imkânları asla olmayacak. Bırakalım da iş işten geçmeden çocuk olsunlar, çocuk gibi yaşasınlar.

Fatih SANCAKLI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu