GenelYazılar

Bu Da Benim Hatam

“Hata yapmak

Fırsatını Adem’e veren sendin,

Bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana”

İsmet ÖZEL

İnsan olmak üzerine pek çok kelam edilmiş olsa da beni en çok etkileyenlerin arasındadır bu dizeler. “İnsan nedir?” sorusu insanlık tarihi kadar eskidir belki de. Seçim yapabilme iradesine sahip olmak ve seçimlerden doğan sorumlulukları üstlenmek bu soruya cevaben ilk akla gelenlerden. Seçeneklerin olması tabii olarak hata yapma ihtimalini doğuruyor. Fakat âdemoğluna verilen bu “fırsat” günümüzde ekseriyetle reddediliyor. Hal böyle olunca “sıfır hata” ile yaşamaya çalışmak hayat gayemiz oluyor.

 Bize hata yapmadan yaşamamız gerektiğini düşündüren nedir? İnsanlar her şeyin en iyisine, en güzeline ve hatta mükemmeline ulaşma arzusundadır. Sürekli olarak başarıyı kutsallaştıran ve mükemmele ulaşma arzumuzu manipüle eden bir sistemin içindeyiz. Düşüncelerimizin, davranışlarımızın, duygularımızın ve tercihlerimizin etki altına alındığı bu sistemin içinde seçim yapma hakkımızın olup olmadığını yani “Adem’in talihinden bize ne kadar düştüğünü” anlamak gerçekten oldukça zor. Bizlere dayatılan “doğrulara” boyun eğdiğimiz takdirde ise her hata yaptığımızda psikolojik olarak büyük bir yükü omuzlamış oluyoruz.

Hata yaptıktan sonra “Ben nasıl böyle bir hata yaparım?” sorusunu sormak bir cevap bulmak için değil, kendini “azarlamak, küçük görmek ve değersizleştirmek”için kullanılıyor. Hata yapmaya bir tercihimizin sebebiyet vermesi bütün kişiliğimizi suçlamak ve daha önceki tüm başarılarımızı silip atmak için yeterli görülüyor. Bu aslında hepimizin hata yaptıktan sonra kısa süreli olarak yaşadığı bir süreç. Peki yaşadığı bu süreci atlatamayanlar ne yapıyor? Sürekli bir şekilde kendini suçlayarak artmaya devam eden sıkıntıya, hayal kırıklığına, üzüntüye, karamsarlığa katlanmak zorunda kalıyorlar.

  Belki de yaptığı resime yanlış bir fırça darbesi atan Ressam Bob’un dediği gibi “Hata diye bir şey yoktur mutlu kazalar vardır.” Yaptığımız hatalar karşısında yapmamız gereken sakin kalıp “kendimizi suçlamadan” hatayı yapmamıza sebebiyet veren seçimlerimizi sorgulayarak doğru cevaba ulaşmaya çalışmak, her hatadan sonra bir yanlışı düzeltmek. Hayat bizlere verilen boş bir tuval her seçimimiz bir fırça darbesi. Unutmayalım doğru tekniği bilirsek hatalı darbeleri düzeltmemiz o kadar kolay olur.

Hem düşünelim hata yapma fırsatı elimizden alınsaydı doğru ile yanlışı nasıl ayırt edebilirdik? Hiç hata yapmasaydık insan olmanın ne anlamı kalırdı?  

Abdülkadir Özel

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu