EdebiyatYazılar

Âşık Mahzunî Şerif

 

 

Bereketli Anadolu topraklarının en güzel mahsullerinden biri de şairleridir. Saymakla bitmeyen gönül dostu halk ozanlarının kimisi sevdasından kimisi derdinden kimisi de toplumdan yahut her birinden dem vurmuş, çalıp söylemişlerdir. Yaşadığı zamanın siyasi, sosyal, toplumsal tüm çarklarına sivri dili ve cesareti ile çomak sokmuş Âşık Mahzunî Şerif de bu toprakların o güzel ozanlarındandır. Alevî-bektaşî geleneğinin 20. yüzyıldaki en büyük ismi olan Âşık Mahzunî Şerif 1940 yılında Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinin Berçenek köyünde dünyaya gelmiştir. Burada medrese eğitimi alan ozanın hafız olduğu söylenmektedir. Bununla birlikte Alevî- Bektaşî geleneğinin öğretilerini yanında çıraklık yaptığı amcası ile köylerindeki diğer ozanlardan alır ve saz çalıp şiir söylemeye başlar. “İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım” adlı türküsünü Afşin’den bir daha dönmemek üzere ayrılırken yazdığını söyler. O da her ozan gibi önce usta malı şiirler söylerken sonraları Alevî-Bektaşî geleneği doğrultusunda kendi şiirlerini söylemiştir. Ustasının ona verdiği “Mahzunî” mahlasından bahsederken “Ezilen herkesin Mahzunî’si olmak istedim ben.” demiştir. Şiirlerini halk için, halkın adına, halkın sesi olarak söylediğini ifade etmiştir. Subaylık eğitimi için gittiği Ankara’daki okuldan “Ruşen” takma adıyla dönemi eleştiren şiirler yazması nedeniyle atılan şairin yeni mekanı ozanların muhabbet sofraları olmuştur. Kendisinden yaşça büyük ozanların beğenisini kazanan Âşık Şerif, Âşık Veysel’i ziyarete gittiğinde Veysel onu “Dostlar, bu gelen Pîr Sultan olmalı.” diyerek ayakta karşılamıştır.

Takvimler 1960’lı yılları gösterdiğinde dünyada ve ülkemizde siyasi ve sosyal ortamların rengi değişmiş bununla birlikte köylerdeki ozanlık geleneği şehre taşınmıştır. Halk şiiri eski konularının yanında gerçekçi toplumsal bir içerek ile halka ait olan her şeyi işlemiştir. Halk ozanlığının şahlandığı yıllar olarak bilinen bu yıllarda pek çok ozan gibi Âşık Mahzunî Şerif’in de ilk plağı çıkmıştır. Satış rekorları kıran 45’lik plaklarının dışında konser verdiği salonlar da hıncahınç dolmuştur. Kendisini halka sevdiren sanatçı dönemin siyasal konulara şiirlerinde yer vermiş ve bu doğrultuda “Amerika Katil Katil” ve “Yuh Yuh” adlı şiirlerini söylemiştir.

“Uzaktan yakından yuh çekme bana

Sana senin gibi baktım ise yuh!

Efendi görünüp bütün insana

Hakkın kullarını yıktım ise yuh!

Yuh yuh, yuh yuh soyanlara

Soyup kaçıp doyanlara

İnsana kıyanlara

Yuh nefsine uyanlara, yuh!”

12 Mart’ta dönemin Başbakanı Nihat Erim’e ithafen “Erim Erim Eriyesin” şiirini söylemiştir.

“Köşkün sarayın yıkılsın

Erim erim eriyesin

Umudun suya dökülsün

Erim erim eriyesin

Çölden çöle sürünesin”

 

Bu şiir sebebiyle Başbakana hakaretten cezaevine gönderilmiştir. Bundan sonraki dönemde her konser sonrası yeniden tutuklanan şair çareyi dokunulmaz olabileceği milletvekilliğinde aramaktadır fakat kendisi ona uzanan her elin menfaat için uzandığını söyler ve bu hayalini de gerçekleştirememiştir. 13 Eylül 1980 darbesinden sonra halihazırda bulunan davalarının sonuçlanmasıyla bir süre sessizliğe bürünen şair sonrasında tekrar meydana çıkarak ve “Dom Dom Kurşunu” , “Han Sarhoş Hancı Sarhoş” gibi halen dillerden düşmeyen eserlerini meydana getirmiştir. Zaman geçtikçe ilk çıkış noktası olan Alevî-Bektaşî geleneği doğrultusunda, daha çok tasavvufî üslupla nefesler üretmektedir. Yaşadığı sağlık problemleri onu tasavvufa daha çok yakınlaştırarak eserlerinde ölüm ve ayrılık temalarını daha fazla işlemesine neden olmuştur. Yurtdışındaki birçok soydaşımıza konserler vermiş, en son 17 Mayıs 2002’de Almanya’da vefat etmiştir. Anadolu’nun yetiştirdiği bir diğer değerli âşığımız Neşet Ertaş kendisi için “Halk çocuğu olarak doğdu, halk çocuğu olarak öldü.” ifadelerini kullanmıştır. Döneminde korkusuz söylemleri nedeniyle halk tarafından sevilirken bir yandan da hapis cezalarına çarptırılan Âşık Mahzunî Şerif’in son derece yetkin şiirleri bugün hâlâ sevilerek okunmaktadır.

 

Hilal Yücebaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu