Bilim-TeknolojiGündemYazılar

Yeni Normalimiz Corona Virüslü Hayat!

Wuhan’da Gizemli Virüs

Aralık sonunda Çinin Hubei Eyaletinin Wuhan şehrinde nedeni tespit edilemeyen olağan dışı zatürre vakaları ortaya çıkıyordu. Çin 2019 Aralık’ın son günü Dünya Sağlık Örgütü’ne bu zatürre vakalarını bildirdi. Vakaların tümü 11 milyon nüfuslu Wuhan şehrindeydi.

Hastaların bir bölümünün Hunan Deniz Ürünleri Pazarı’nda çalıştığının ortaya çıkması üzerine pazar kapatıldı. Uzmanlar bir yandan da yeni yılın ilk haftasında virüsü tanımlamaya çalışıyordu. SARS virüsüne benzer semptomlara neden olan bu yeni virüsün 2002-2003 yılında dünya çapında 770 kişiyi öldüren şiddetli akut solunum sendromu SARS virüsü olmadığı ortaya çıktı.

7 Ocak 2020’de Dünya Sağlık Örgütü yayınladığı raporda Corona ailesine mensup yeni bir virüsün bu hastalıklara yol açtığını açıkladı. 2019-nCoV ismi verilen yeni tip Corona virüsü, SARS ile aynı aileden geliyordu.

11 Ocak’ta Çin yeni tip Corona virüsünden ilk ölümü açıkladı. Deniz ürünleri pazarından alışveriş yapmış 61 yaşındaki bir adamın virüse bağlı kalp yetmezliğinden 9 Ocak akşamı öldüğünü duyurdu. Yaşamını yitiren kişinin, önceden kronik karaciğer hastalığı bulunuyordu.

13 ve 15 Ocak’ta hem Tayland hem Japonya birer Corona virüsü vakası açıkladılar. Her iki kişinin de yakın zamanda Çin’in Wuhan kentini ziyaret ettiği belirtildi.

14 Ocak’ta Dünya Sağlık Örgütü yaptığı açıklamada “Çin yetkililerinin yaptıkları ön çalışmalar, Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve 2019- nCov olarak tanımlanan virüsün insandan insana aktarıldığına dair açık kanıtlar sergilememektedir.” diyordu.

17 Ocak’ta Wuhan’dan ikinci ölüm haberi geldi. 20 Ocak’ta Dünya Sağlık Örgütü Corona virüsü raporunu yayınladı. Rapora göre Çin’de 258’i Wuhan şehrinin bulunduğu Hubei eyaletinde olmak üzere 278 Corona virüsü vakası görülmüştü. Wuhan’da altı kişi hayatını kaybetmişti.

Virüsün insandan insana geçtiğine dair ilk açıklamada Çin Ulusal Sağlık Komisyonu Başkanı Zhong Nanshan’dan geldi. Zhong Nanshan aynı zamanda SARS virüsünü saptayan ve 2002 SARS virüsü salgınını yöneten kişiydi. İlk vakanın tespit edilmesi üzerinden 3 hafta geçmişti. Günde 3.400 kişinin uçakla yolculuk yaptığı Wuhan’da ortaya çıkan bu virüs dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış olabilir miydi? Yeni bir küresel salgın kapıda mıydı?

Amerika başta olmak üzere tüm dünyada hastalığın ilk görüldüğü Wuhan kentinden gelen kişiler kontrolden geçirilmeye, havalimanları ve gümrük kapılarında önlemler uygulanmaya başlandı. Yolcuların vücut sıcaklıkları ölçülüyor ve şüpheli yolcular karantinaya alınıyordu.

21 Ocak’ta ABD’nin Washington eyaletinde, Wuhan’dan yeni dönmüş bir kişide Corona virüsü görüldüğü açıklandı. 22 Ocak’ta Çin’de ölü sayısı 17, vaka sayısı 550’ye fırladı.

23 Ocak’ta Wuhan’dan gelen karantina haberi Corona virüsü salgını riskini açıkça ortaya koydu. Wuhan’dan çıkışlar yasaklandı; şehir dışına yapılacak uçuşlar ve tren seferleri durduruldu. Pekin, 25 Ocak’ta başlayacak tüm Çin yeni yılı etkinliklerini iptal etti. Aynı gün Dünya Sağlık Örgütü yeni tip Corona virüsünün Çin dışındaki insanlara yayıldığına dair kanıt bulunmadığını belirterek, “uluslararası kamu sağlığı acil durumu” oluşturmadığını açıkladı.

27 Ocak’a gelindiğinde 18 şehirde 56 milyon kişi Çin’de karantina altındaydı. Yeni vaka sayısı hızla tırmanarak 4 bin 500’ü aştı. Hubei eyaletinde vaka sayısı bir önceki güne göre ikiye katlanarak 2714’ü buldu. Corona salgını Avrupa ülkelerinde önce Fransa’ya ulaştı. Karantinaya alınan üç hastanın da Çin’e seyahat ettikleri açıklandı.

30 Ocak’ta Dünya Sağlık Örgütü’nden beklenen açıklama geldi. Örgüt küresel acil durum ilan ettiğinde Çin’de 31 bölgeye yayılan Corona virüsü 7 bin 700’den fazla kişiye bulaşmış, 170 can almıştı. 31 Ocak’a kadar Hindistan, Filipinler, Rusya, İspanya, İsveç ve İngiltere de virüsün görüldüğü ülkeler arasına katıldı.

Virüs artık dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmıştı. Dalga dalga yayılan virüs takvimler 11 Mart’ı gösterdiğinde küresel çapta 126.000 vakaya ve 4.600 insanın ölümüne sebep olmuştu. DSÖ salgını pandemi kategorisine aldığını duyurdu ve aynı gün Türkiye ilk vakayı bildirdi. Virüs artık Türkiye’deydi.

Virüsün kolay bir şekilde hava yoluyla ve yüzeylerden bulaşmasından ötürü birçok ülke seyahat kısıtlaması ve karantina önlemleri getirdi. Eldeki tek seçenek, virüse yakalanmış kişileri tespit edip karantinaya almaktı. Hastalarla temas halinde olan kişilerin izlenmesi ve sağlık durumlarının kontrol altında tutulması da uygulanan yöntemler arasındaydı. Salgını önlemek için seyahat sınırlamaları seçeneği de yürürlüğe konmuş durumdaydı.

Belirtileri ve Tedavisi Nedir?

Aşısı ve ilacı olmayan, hakkındaki bilgiler sınırlı olan bu virüse yakalananlarda önce yüksek ateş başlıyor. Ardından kuru öksürük şikayetleri gözleniyor. Bir haftanın sonunda ise nefes darlığı sorunları ortaya çıkıyor. Özellikle yaşı ilerlemiş ve kronik hastalığı olanların Covid-19’u daha ağır yaşadıkları biliniyor. Bu durumda bazı hastaların hastanede tedavi altına alınması gerekiyor. Bu da salgının kontrolsüz yayıldığı birçok ülkede sağlık sisteminin çökmesine ve ölümlerin artmasına neden oldu. Birçok kişi ise hastalığı hafif belirtilerle ve evde atlatıyor. Corona virüs orta derece soğuk algınlığından, ölüme varacak semptomlara yol açabiliyor.

Tedavilerde temel prensipler uygulanıyor. Hastanın bağışıklık sistemi virüsle mücadelesini yenene kadar vücut fonksiyonlarının işler halde tutulması, nefes desteği sağlanıyor. Bilim insanları virüse karşı aşı geliştirme çalışmalarına da devam ediyor. Hastaneler de virüs önleyici birtakım ilaçları test ediyor. Hastalığın seyrini olumlu etkileyen ilaçlar tedavi prosedürlerine ekleniyor.

Virüsün Kaynağı Ne?

ABD şu an için en yüksek vaka ve ölüm bildiren ülke konumunda. Birleşik Devletler Başkanı Donald Trump salgından Çin’i sorumlu tutuyor ve DSÖ’yü Çin’i koruyarak salgını geç haber vermekle suçluyor. Hatta Başkan Trump suçlamalarını ileriye götürerek virüsün Wuhan’da laboratuvarda üretildiğini ve kanıtları gördüğünü söyledi. Eldeki kanıtlar ve çalışmalar bu tezi çürütüyor. Şu an için virüsün yarasadan bulaştığı çalışmalarla gösterilmiş durumda. Yarasalardan vahşi hayvanlara bulaşan bu virüs Hunan Deniz Ürünleri Pazarı’ndan tüm dünyaya yayıldı. Yarasalarda saptanan 15.000 virüs çeşidi bulunmakta. Ve vahşi hayvan pazarlarının Çin’de yaygın olması gelecekte yeni bir salgın tehdidine sebep oluyor. Bu nedenle Çin Hükümeti vahşi hayvan pazarlarını kapatma kararı aldı. Salgının verdiği zarar ve kayıp göz önüne alındığında DSÖ’nün salgın konusunda uyarıları geç yaptığı ve Çin’in aralık ortasında ortaya çıkan bu virüsü bir süre dünyadan sakladığı tartışmaları uzun yıllar sürecek gibi duruyor.

Virüsün hızla yayılmasına engel olmak için sert yasaklar uygulayan, karantina yaparak virüsün yayılma hızını azaltmaya çalışan ülkeler salgının kontrol altına alınmasıyla yasakları kademeli olarak kaldırmaya ve hayatı normale döndürmeye başladı ama artık normal eski normal değil. Aralara mesafe koyduğumuz, maske takmadan evden çıkmadığımız, kalabalık ortamların olmadığı ve virüs tehdidinin sürdüğü bir normal. Hastalığı geçirenlerin bile bağışıklık kazandığı tam netleşmemişken ve aşı çalışmalarının sonuçlanmasına daha süre varken yeni normalimiz uzun müddet devam edecek.

Nasıl Bulaşır?

Virüs hasta bireylerin öksürmeleri aksırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile bulaşır. Hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülmesi ile de virüs alınabilir. Kirli ellerle göz, burun veya ağıza temas etmek risklidir.

Nasıl Korunalım?

Ellerin sık sık sabun ve suyla yıkanması virüsle mücadelede önemlidir.  Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.

İnsanlarla temastan kaçınmalı ve araya en az 1 metre mesafe koymalıyız. Mümkünse kalabalık yerlere girmemeli, eğer girmek zorunda kalırsak ağız ve burun kapatılmalı, tıbbi maske kullanılmalıdır. Maske bulaş riskini azaltmada ve virüsten korunmada temel silahımız.

Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak çok önemli. Bu nedenle beslenmemize ve uykumuza her zamankinden daha çok dikkat etmeliyiz. Günlük 7-8 saat uyku bağışıklık sistemimin önemli destekleyicisi. Güçlü bağışıklık için mikrobesinlerden zengin beslenme şarttır. Demir, çinko, omega-3, B12, C vitamini ve probiyotikten zengin beslenme virüsler dahil her hastalıkta kilit role sahiptir.

Unutmayalım.Covid-19’la mücadelede en önemli unsur bizleriz. El yıkayarak, maske takarak ve 1 metre sosyal mesafe koyarak bu salgını atlatacağız. Önleminizi alın. Kendinizi ve sevdiklerinizi koruyun.

Sağlıklı ve mutlu günler dilerim. Hoşçakalın.

Murat Özdamar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu