PsikolojiYazılar

Dijital Diyet

Dijital araçlarla temasımız son bir yılda pandemiyle birlikte bağımlılık derecesini aşmıştır. Online dersler, çevrimiçi uygulamalar, eğitim uygulamaları derken; karantinada canı sıkılan ebeveynlerin tik tok videoları da dahil her mecraya her köye ulaşan internet ağı, tüm günü dijital karşısında geçirmeyi zorunlu hale getirdi. Bunları okurken; ‘’Aman canımız sıkılıyor, oyalanmayalım mı? ‘’ dediğinizi duyar gibiyim. İşten gelen anne veya baba (ki genellikle kumanda babalarda olur) akşam eve geldiğinde artan zamanını TV karşısında geçirip, çocuklara da sussun veya kardeşiyle kavga etmesin diye elinde tabletle geçirdiği zamanlarını fırsat bildiğimiz pandemi döneminde günlük ortalama 12 saatini bu vaziyette geçirmektedir. Bu iletişimsizlik probleminin sebebi pandemi değil, aile yapısının problemidir. Bu dijital vebanın yıkımları sosyal yaşam, uykusuzluk, dikkat eksikliği, olumsuz ve paylaşımsız aile ortamları gibi üretken olmayan sadece internete bağlı olan bir yaşamla olumsuz sonuçlanır.

Uzmanlar dijital diyet dönemiyle ilgili ebeveynlere oyalanma zamanının yerine nitelikli zaman üretme adına birçok tavsiyelerde bulunmuştur. Bunlar aile içerisinde gelişim oyunları, eğitici akıl oyunları, birlikte yapılacak olan etkinlikler, geçmişle ilgili anılarını paylaşmak, yeni yetenekler keşfetmek gibi sıralayabiliriz. Çocuklarda tercih edilen geleneksel oyunların yerini günümüzde teknolojik oyunlara bırakmıştır. Geleneksel oyunlar tüm gelişme alanlarını, tüm duyularını harekete geçirirken; dijital oyunlar daha sınırlı beceri ve duyu kazandırır. Uzaktan eğitim, online eğitim sürecinde de görmüş olduğumuz gibi öğrencilerin dijital teknolojilerin yerine geleneksel şekilde öğretmenin rehberliğinde öğrenme sürecinin daha başarılı olduğunu tüm toplum olarak test etmiş olduk.

Ebeveynler günde sadece 2-3 saatliğine dijital dünyayı durdurup çocuklarının dünyasına eşlik ederek, psikososyal yönden gelişmesine destek olmalıdır. Aralıklı ev ortamının havalandırılması gerektiği gibi zihin ortamlarının da bu diyetle havalandırılması gerektiği önerilmiştir. Dijital ortam, ekran gibi içgüdüsel olmayan ihtiyaçlar alışkanlık haline gelerek çocuğun zihninde sanki bir ihtiyaçmış gibi şekillenir. Özellikle 0-4 yaş arası çocukların sağlıklı bir yaşamla büyümeleri için beslemeye, sevilmeye ihtiyacı vardır. Ekran karşısına, akıllı telefona maruz kalan 0-4 yaş arası çocuklarda bu alışkanlık yemek içme gibi bir ihtiyaç haline dönüşür. Yaşamını sürdürmesi için ihtiyaçları giderilmeyen çocukta ‘’duygusal gerilim’’ dediğimiz huysuzlanma, ağlama ve hatta saldırganlık boyutuna ulaşır. Çocuklarda saldırganlık tutumları alışkın olduğu ihtiyaçları karşılanmadığında ortaya çıkar. Bu ihtiyaç listesi çocuğa içgüdüsel olarak verilmenin yanında biz çevresel ve ailesel faktörlerle olumlu veya olumsuz şekillendiririz. Örneğin; televizyon seyretmeye veya video seyretmeye alışkın olan bir çocuk bir süre sonra bunu gerçek ihtiyacı olarak algılar ve engellendiği durumlarda saldırgan tutumlar sergiler. Akıllı telefon, TV, internet gibi çocukların sakinleşmesi için veya yemek yemesi için anlık çözümler üretmek oldukça sakıncalıdır. Akış halinde olan ekran çocuğun saldırgan tutumlarını arttırır, dikkat dağınıklığına, dikkat eksikliğine, yeme bozukluklarına sebep olur. Çocuklarda uyku düzeni de ekrana maruz kalma süresine bağlıdır. Çocuk gündüz ne yaşıyorsa gece rüyasında onu görür. TV, telefon, tabletlerde gün içerisinde izlediği yoğun akış, yoğun renk bir dürtüselliğe yol açar. Çocuk bunları bırakıp uykuya daldığında ise tüm dürtülerin tesirini yaşayacaktır. Uzmanlar dijitale maruz kalan ilk etapta 0-4 yaş arası çocukların zihinsel ve dil gelişimi içinde olumsuz etkilediğini ‘’taksit çocuklar’’ terimiyle de ifade etmiştir. Diğer gelişim evrelerinde de okul öncesi, erken çocukluk, ergenlik gibi dönemlerde de ayrı olumsuz etkileri görülmektedir. Çünkü okul öncesi dönem doğumdan sonra gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. Okul öncesi, 0-6 yaş arası çocuklarda filtreleme özelliği yoktur. Çocuk her gördüğü görseli dış dünyada ve iç dünyasında gerçek olarak algılamaktadır. Piaget’in işlem öncesi dönem olarak adlandırdığı 2-7 yaş arasında, çocuklar olayları yalnızca geçirdiği yaşantılara bağlı olarak tek yönlü düşünür. Bu dönemde kendi algılarının dışında bir görüntü, akış olduğunu fark eder ve gerçeğin aynı kalacağını anlayamamakta güçlük çeker.

Aktif internet kullanımın en yoğun olduğu çocukluk döneminde risk alma davranışının da en yüksek olduğu ergenlik dönemine yansıması olumsuz yönde oluşur. Ergenlerde de uzun süren medya kullanımı düşük uyku kalitesi, düşük özbenlik algısı, yüksek anksiyete ve depresyon sıklığına yol açar. Ergenlikte odasına kapanan çocuktan şikayet etmeden önce aile-çocuk arasında ilişkine ortak paylaşımlarına birlikte geçirdikleri nitelikli zamanlarını ele almak gerekir. Ailenin cep telefonu ve tablet kullanımının arttığı durumlarda alternatif etkinlik arayışına girmemesi ailenin ilgisizliğinin sonucudur.

Aile- çocuk arasında paylaşımın az olduğu yerde sosyal medya paylaşımı çok olur.

Veliler pandemi sürecinde çocukların evde kalma sürelerini bir yük ve yorgunluk olarak görmeye devam ettiği takdirde; çocukların hayattan zevk alamaması, içe kapanık ve saldırgan tutumları artarak devam eder.

Ebeveynlere bu konuda koruma, rehberlik ve denetim gibi görev ve sorumluluklar düşmektedir. Çocuğunu her türlü tehlikeden, yabancılardan, istismardan korumak isteyen ebeveynler aynı tutumu dijital ortam içinde sergilemelidir. ’’Yabancı görürsen kapıyı açma.’’ Telkinlerimiz sadece dış dünyadan korumak için değil; çocuklarımızı evin içinde de dijital ortama kapılıp yabancılaşan, yalnızlaşan bireyler yetiştirmekten alıkoymalıdır.

İkna olan bir ebeveyn çocuğunu da her koşulda ikna etmeyi başarır.

Her ebeveyn çocuğun en zeki, en başarılı olmasını arzu eder. Günümüzde bu kriterler arasına ‘’Ne kadar akıllı internetteki bütün oyunları oynayabiliyor.’’ eklenmiştir. Çocukları akıllı telefondan, televizyondan uzak tutmak günümüz teknoloji döneminde bir çağ geride kalmak anlamına gelse de;

Bırakınız yapsınlar!

Bırakınız geçsinler!

Değil!

BIRAKINIZ, SAĞLIKLI İNSANIN DİYET YAPMASINA GEREK KALMASIN!

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu