Bilim-TeknolojiYazılar

GÖTÜR BENİ AYA AYA AYA

 

Bu hafta emektar uydumuz birçok filme konu olan Ay ile ilgili ilginç bilgileri derledim. Gelin ,sayısal verilerden astronot nezlesine kadar birçok bilgiye birlikte göz atalım.

 

Apollo 17 astronotu ve jeolog Jack Schmitt, Dünya dışında alerjik reaksiyon geliştiren ilk insan özelliğini taşıyor. Jack, Ay yüzeyinden Ay modülüne her dönüşünde bir nevi nezle oluyor ve burnu tıkanıyor. İlkinde birkaç saat bu tıkanıklık geçmiyor, ama sonra vücudun geliştirdiği bir nevi bağışıklık ile bu süre her seferinde kısalıyor. Scmitt’e göre ise, vücudunun bu reaksiyonu gerçekleştiren tek astronot olmaması; genelde astronotlar kötü bir semptomu kabul edip merkeze bildirmekten hoşlanmazlar, görevden geri alınacaklarını düşünürler.

Bilim adamları, Ay’ın yaklaşık 4.6 milyar yıl önce Dünya’nın gezegen boyutlarında bir asteroit ile büyük çarpışma (bkz: big whack) adı verilen bir çarpışma sonra oluştuğuna inanırlar. Bu çarpışmadan sonra -çarpışmanın oluşturduğu yüksek sıcaklık etkisiyle- buharlaşan kaya parçaları bir bulut oluşturur ve dünya yüzeyinden ayrılarak Dünya’nın yörüngesine girer. Zamanla bu kaya bulutu soğur ve birbirine geçmiş yüzük şeklinde küçük ama yoğun parçacıklar oluşturur, daha sonra bu parçalar birleşerek günümüzdeki Ayı oluşturur. bu oluşuma, ayın yüzeyindeki tozun inanılmaz yapışkan olmasının etkisi olduğu düşünülüyor.

Ay, Dünya’dan ortalama 385 bin kilometre uzaktadır. Ay’ın dünya etrafında dönüş yörüngesine göre bu uzaklık, 363 bin ile 406 bin kilometre arasında değişmekte.

Ay’ın ekvator uzunluğu, yani en uzun çapı yaklaşık 11 bin kilometre, bu da batısı ile doğusu arasındaki uzunluğu 1565 km olan Türkiye’nin 7 katı uzunluk demek.

Ay’ın yüzeyi yaklaşık 38 milyon kilometre kare. Türkiye’nin toplam alanının 783,562 kilometre kare olduğu düşünülürse, Ay’ın Türkiye’nin yaklaşık 48 katı daha büyük alana sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Ay’daki yer çekimi ise dünyadakinin yaklaşık %17’si kadardır. Yani Dünya’da 100 kilo gelen biri, Ay’da yalnızca 17 kilo ağırlığında olacaktır.

Ay’daki sıcaklık, -232 derece ile 122 derece celcius arasında değişiyor.

Ay’ın yörüngesi %1.5 eğri, dolayısı ile Dünya’daki gibi dönenceleri neredeyse yok, dolayısı ile mevsimler de yok.

Ay’da bir gün, yani kendi etrafında 1 tur dönmesi, 29,5 gün sürüyor.

Bu bilgilerin birçoğu ilkokuldan itibaren öğrendiğimiz bilgiler. Peki ya Ay’ın kokusu?

Ay’dan alınan tozların barut gibi koktuğu söyleniyor. Peki bu neden olabilir? Bir bakalım.

Bu bilgiyi bize, Ay’ın yüzeyini incelemek için gönderilen insansız araçların topladığı numuneleri inceleyen astronotlar veriyor.

Bu arada astronotlar sadece Ay’ın tozunu koklamamış, aynı zamanda buna dokunmuşlar ve tatlarına da bakmışlar. bu toz parçacıkları kar gibi yumuşak ama aynı zamanda zımpara gibi aşındırıcı, son derece yapışkan ve üzerinizden silkelemeyle, fırçalamayla gidebilecek bir şey değilmiş. Toz parçacıklarını tadı da kokusu gibi yine ateşlenmiş barut gibiymiş. Aslında buna pek şaşırmamamız lazım; çünkü, koklama ve tat duyuları beyindeki aynı noktadan yönetiliyor.

İşin ilginçleştiği nokta ise, Ay’daki toz parçacıkları ve barutun kimyasal olarak birbiriyle alakası olmayan bileşenler olması. Bu parçacıkların neden barut gibi koktuğu ise gizemini hala koruyor. Aslında bu toz parçacıkları dünyadaki bir şeyin kokusuna benzemiyor, havadaki nemle temas ettikten sonra bu şekilde kokuyor. Bu nedenle, bu parçacıklar incelenmek için özel bir konteynır ile Dünyaya getirilmişti ama yukarda bahsettiğimiz bu tozun aşındırıcı etkisinden dolayı, konteynırın sızdırmazlığı bozuldu ve taze toz parçacıkları atmosferin nemiyle temas ederek orijinal özelliğini kaybetti.

Ay tozunun havadaki nemle temas ettiğinde neden barut gibi koktuğuna dair iki temel teori var: Birincisi çöl yağmuru etkisi, yıllar boyu nemsiz bir şekilde uykuda olan bu parçacıkların uzay aracında neme maruz kalması ve kokuların yayılmaya başlaması. İkinci teori ise, bu parçacıkların bir nevi oksidasyona maruz kalması. atmosferimiz nemin yanı sıra oksijen de içeriyor ve oksidasyon, bir nevi yanmadır, dumansız ve çok yavaş bir şekilde gerçekleşir. Belki de bu yanma, ateşlenmiş barut kokusunun çıkmasına vesile oluyor.

As bayrakları….

Neil Armstrong’un 1969 seferinden beri Ay’a farklı seferlerde farklı Amerikan bayrakları dikildi. Peki yıllardır uzay şartlarında bulunan bu bayrakların akıbetleri ne oldu?

Bildiğiniz gibi 12 farklı insan , 6 defa Ay’a iniş yaptı. Apollo Prpjesi kapsamında bu insanlar her indiklerinde Ay’a bayrak diktiler.

Ay yolculuklarında dikilen altı bayrağın hepsi -hala duruyorlarsa bile- şu anda bembeyaz olmuş durumda; çünkü kullanılan 5.50 dolarlık naylon, 50 yıldır yüksek radyasyon altında, 14 günlük +100 derece ve -150 derece sıcaklık çevriminde rengini tamamen kaybetmiş durumda.

Peki bayraklar duruyor mu?

Buzz Aldrin, Apollo 11 görevi esnasında, bayrakların roketlerin kalkış gücünden dolayı sağa sola saçıldığını söylemiş. yukarıdakilere ek olarak, ultraviyole ışınları da bu çözünmenin sebeplerinden olabilir. bayrakların ağır uzay şartlarında büyük ihtimalle dağılıp gitmiş olabileceğini belirten başka bilim insanları da var.
Ancak nasa, 2009’da ay’ın yörüngesine yerleştirdiği gözlem uydusu lro’yu apollo 12-14 ve 17 bölgelerine odakladı; bırakılan izleri ve bayrağı fotoğrafladı

Özellikle 2013 yıllında Ay’da yürüyen Çinli robot Yuto Rover  dikkat çekici. Çin, 2021’den sonra Ay’a insan gönderen ikinci devlet olabilir ve dolayısıyla Ay yüzeyinde Çin bayrağının dalgalanışını da görebiliriz.

Ayrıca araştırırsanız Ay yüzeyinde, dalgalanmasa bile, şu anda bir Arjantin futbol kulübünün de bayrağının olduğunu öğrenebilirsiniz.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu