Bilim-TeknolojiYazılar

Deprem Dalgaları

 

 

Ülkemizin coğrafi konumu gereği hiçbir zaman gündemden düşmemiş ve düşmeyecek olan deprem gerçeğinden bahsedeceğim bu yazımda. Otuz yaşıma üç büyük deprem sığdırmış biri olarak yaşadığım tecrübeyi aktaramasam da deprem nedir, nasıl oluşur ve nasıl sonuçlar doğurur gibi soruları cevaplayacağım. Sıradan bir doğa olayı olan depremi ve bu doğa olayını tedbirsizlik ve bilinçsizlikle büyük bir afete dönüştüren biz insanlardan söz edeceğim.

 

Yerkabuğu içindeki levhalarda kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsma olayına deprem denir. Bu dalgaların incelendiği, ne şekilde yayıldığı ve nasıl ölçüldüğü konularıyla ilgilenen bilim dalına ise ‘sismoloji’ denmektedir.

 

Depremin nasıl oluştuğuna gelecek olursak, yeryüzünden dünyanın merkezine kadar olan kısımları incelemek gerekir. Yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır.  Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır. Taşküre’ nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır. Sıcaklığı 1500-2000 °C olan ve erimiş sakız kıvamındaki Astenosferin üzerinde bulunan Litosfer, bu sıcak ve viskoz olan katmanın üzerinde hareket halindedir. Yerin içindeki enerjiden kaynaklı olarak sürekli hareket eden Litosfer, çoğunlukla gözle göremeyecek kadar yavaştır. Bu hareket sırasında oluşan tektonik kuvvetlerin etkisiyle fay denilen yırtıklar boyunca belirli periyotlarla ani hareketler oluşur. Bu hareketliliğin sonucunda yer kabuğu parçalanır ve birçok levhaya bölünür. Kıtalar bu şekilde oluşmuştur. Bu ani hareketler sonucu meydana gelen titreşimler Litosfer boyunca hareket ederek hasar verici depremleri meydana getirir. Günümüz teknolojisi ile depremin tam zamanlı tahmin edilmesi ya da ertelenmesi mümkün değildir.

 

Faylar, genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara “Doğrultu Atımlı Fay” denir. Ülkemizdeki Kuzey Anadolu Fayı doğrultu atımlı faydır. Doğrultu atımlı faylar şiddeti (tahribatı) büyük olan deprem üretme potansiyeline sahiptir. Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da “Eğim Atımlı Fay” denir. Fayların çoğunda hem yatay hem de düşey hareket bulunabilir.

 

Deprem Parametreleri

 

Bir deprem meydana geldiğinde, bu depremin herkes tarafından daha anlaşılabilir bir hal alması ve tarif edilebilmesi için bazı parametreler kullanılır.

 

Odak Noktası ve Odak Derinliği: Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı alandır. Odak derinliği ise, enerjinin çıktığı bu alanın yeryüzüne en yakın mesafesidir. Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir. Yerin 0-60 km derinliğinde olan depremler sığ deprem olarak nitelenir. Yerin 70-300 km derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir. Derin depremler ise yerin 300 km’den fazla derinliğinde olan depremlerdir. Türkiye’de olan depremler genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km arasındadır. Sığ depremler daha büyük hasarlar yapabilirler.

 

Dış Merkez (Episantr): Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır. Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli hissedildiği noktadır. Aslında bu bir noktadan çok bir alandır.

Öncü Deprem (Foreshock): Daha büyük bir depremden ya da ana şoktan birkaç saniye ya da birkaç hafta önce gelen ve büyük depremin kırılma alanının içinde ya da yakınında ortaya çıkan küçük titreme.

 

Artçı deprem: büyük depremin ardından meydana gelen büyüklüğü ve şiddeti daha küçük sarsıntılardır.

 

Büyüklük (Magnitüd): Depremin büyüklüğü, kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve dolayısıyla ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçüdür. Bir deprem olduğunda, derinlerde oluşan kırığı doğrudan gözle görmek mümkün olmadığından, onun yüzölçümünü dolaylı olarak tahmin etmek zorunda kalırız. Bir başka deyişle deprem kırığını kendisini görmesek de onun ortaya çıkardığı etkileri inceleyerek büyüklüğü hakkında bir fikir edinebiliriz. Örneğin M=2,0 büyüklüğünde bir deprem, yeryüzünün derinliklerinde yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde bir kiriğin meydana geldiğini gösterir. Büyüklük bir birim artarsa, yani 3,0 büyüklüğünde bir deprem oluşmuş ise, yaklaşık 10 futbol sahasına eşit bir alanın kirtilmiş olduğu anlaşılır. Büyüklük bir birim arttıkça oluşan etkinin 10 kat daha arttığı gözlenir. Yerkabuğunda oluşan dalgalanmaları ölçmek için sismometre dediğimiz aygıtlar kullanılır. Bu aygıtların en bilineni 1930 yıllarında Prof. C. Richter tarafından icat edilmiştir

 

Şiddet: Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişiklik göstermektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır. Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda ve uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan şiddet cetvellerine göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle “Deprem Şiddet Cetvelleri” depremin etkisinde kalan canlı ve cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir.

 

Depremin şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir.

 

Siddet IV V VI VII VIII IX X XI XII
Richter Magnitüdü 4 4.5 5.1 5.6 6.2 6.6 7.3 7.8 8.4

 

I ila IV aralığı -Hafif: Sarsıntının hissedilmediği ya da çok az insan tarafından fark edilen şiddettedir.

V- Şiddetli: Deprem, yapı içerisinde herkes, dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar baştan aşağıya titrerler, asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli derecede sarsılır.

VI- Çok Şiddetli: Deprem ev içerisinde ve dışarıda hemen hemen herkes tarafından hissedilir. Ev içerisindeki birçok kişi korkar ve dışarı kaçarlar. Ağır mobilyalar yerlerini değiştirirler. Kırsal konutlar, kerpiç yapılar hafif hasar görür. Dağlarda rastgele yer kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde değişiklikler görülebilir.

VII- Hasar Yapıcı: Herkes korkar ve dışarı kaçar, pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler. Sarsıntı, araç kullanan kişiler tarafından önemli olarak hissedilir. Betonarme binada hafif hasar, tuğla yapılı çok binada orta hasar, kerpiç binalarda ağır hasar veya yıkıntı görülür. Sular çalkalanır ve bulanır. Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda kaynak suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar.

VIII- Yıkıcı: Korku ve panik meydana gelir. Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp, düşer. En ağır mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Ağır hasar ve yıkım meydana gelir. Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş duvarlar yıkılır.  Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana çıkabilir. Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir.

IX- Çok Yıkıcı: Genel panik. Çok sayıda ağır hasar ve yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer. Bentlerde önemli hasarlar olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu rayları eğrilip, bükülür yollar bozulur. Zeminde 10 cm genişliğinde çatlaklar oluşabilir.

X- Ağır Yıkıcı: Çok sayıda ağır hasar ve yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu rayları eğrilir. Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke yollarda kasisler oluşur. Bazen 1 m genişliğinde çatlaklar da olabilir. Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya düşmeleri meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir suları karalar üzerine taşar.

XI- Çok Ağır Yıkıcı: İyi yapılmış yapılarda, köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında tehlikeli hasarlar olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir. Yeraltındaki borular kırılır. Yer, yatay ve düşey doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve çamur fışkırmaları görülür.

XII- Yok Edici: Pratik olarak toprağın altında ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar. Yer yüzeyi büsbütün değişir. Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön miktarları izlenebilir. Yeni göller ve çağlayanlar oluşur.

 

Yeryüzünde olan depremlerin %90’ı yukarıda bahsettiğimiz tektonik depremlerdir. Diğer deprem türleri ise volkanik ve çöküntü depremleri olarak adlandırılır.  Volkanik depremlerin Yerin derinliklerinde erimiş maddenin yanardağlar aracılığıyla yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalar sonucu meydana gelmektedir. Çöküntü depremleri ise yer altındaki boşlukların tavan bloklarının çökmesi sonucu oluşur. Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara Tsunami denir.

 

Banu Kevser AKÇAY

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu