Bilim-TeknolojiYazılar

Kim Ya Bu Toprak Kokusu?

 

Yağmur sonrası koku duyularımızı harekete geçiren, kimine şiirler yazdıran, kimine müzikal eserler besteletip sevgiliye armağan ettiren, kimine ölümü hatırlatan kimyasal kokteyl. Toprak kokusundan bahsediyorum, yaşamın devamı için su kadar öneme sahip olan diğer hayat kaynaklarından. Su ile buluşması sonunda ressamlara ilham verip taklit ettiren manzaralara avuç açarak ev sahipliği yapan yer altı dünyası. Yeryüzü ve su altında gördüğüm zenginlikler karşısında şaşkınlığımı atamamışken toprak altında yatan alemde neler olabileceğini düşünmemek haksızlık olur diye düşündüm. Hiçbir bilimsel alete gerek kalmadan yaydığı koku, hissettirdiği duygu ile buradayım diyen, yaratıcıyı işaret eden sistem. İnsan eli ile hançerlenmemiş kendi doğasına bırakılan kesimlerde daha fazla hissedilen koku, toprak kokusunun bile organik olanı varmış dedirtiyor.

Edebi, sanatsal, sözel getirilerinin yanı sıra bilimsel açıklaması yapılabilir mi toprak kokusunun. Bu arada şunun altını çizelim edebi ve sanatsal alanlarda bilim dallarındandır. Burada anlatmak istediğim uygulamalı ve deneysel olarak çalışan bilim dallarının konuya katkılarını kalemimizin yettiği kadar aktarabilmek. Halk arasındaki adı toprak kokusu olan o meşhur kokunun, literatürdeki adının ‘’Petrikor’’ olduğunu okudum. Toprak kokusuna sebep olan ilk etken olarak aklıma Azot geldi. Azot havayı oluşturan gazlardan %78’lik değer ile ilk sırayı alan gaz. Havada azot, oksijen, karbondioksit, argon, çok az miktarda diğer gazlar su buharı ve diğer partiküller bulunmaktadır. Havadan olan gaz, toprağı nasıl kokutsun değil mi? Havada bulunan azot, tıpkı yağmurlar gibi döngü halindedir. Fırtına sırasında oluşan yıldırımlar, ölüm sonunda toprakla buluşan canlılar bu döngünün parçalarıdır. Fırtına sırasında çakan şimşekler nitrojen molekülleri ve oksijen moleküllerini nitrik oksite dönüştürür, beraberinde diğer kimyasallarla tepkime verir ve o keskin koku duyulur.

Toprak kokusu üzerine söylenebilecek neler vardır diye merak edip farklı kaynakları okuduğumda azotun yanı sıra birkaç farklı bilgiye daha ulaştım. Toprak kokusunun ikinci sebebi olarak bitkiler biliniyor. Bitkilerin çeşitliliğine göre içinde barındırdıkları parfüm ve esans sektöründe de ham madde üretiminde önemli yer tutan esansiyel yağlar bulunmakta. Mevsim çeşitliliğine göre değişiklik gösteren bu bitki örtüleri sayesinde içinde bulunan uçucu yağlar buharlaşarak havaya karışmakta ve koku cümbüşünü farklı bir noktaya taşıyabilmektedirler. Bazen kuruyup toprağa düşen yaprak, çiçek ve çeşitli bitkiler toprak ile karışarak farklılıkları ortaya çıkarmaktadırlar.

Petrikor yani halk dilinde toprak kokusuna sebep olan son etken ise toprakta bulunan ‘’aktinomiset’’ adı verilen bakterilerdir. Aktinomiset adı verilen bu bakteriler toprak nemli iken hızla üreyerek gelişirler, ortam nemi arttıkça üreme hızları sanılanın aksine doğrusal orantı ile artış göstermez yavaşlar. Toprak tekrar kurumaya başladığında ise sporlarını etrafa saçarak bir sonraki yağmura kadar beklerler. Aktinomiset bakterilerinin kendine has oluşturdukları kimyasal sayesinde toprakta farklı bir kokunun oluşmasını sağlarlar.

Bilimsel düşüncenin, teorilerin ortaya atılan tezlerin tek bir olaya bağlanması yerine birbirinden farklı sebep-sonuç ilişkilerinin araştırılması, tıpkı toprak kokusundaki gizem gibi insanı gizemli ve değerli yapmaktadır. Merak ederek araştırma hissinin diri tutulması, ne olduğundan bir haber oksijeni boşa israf eden anlam yüklenemeyen bir hayat yaşamak yerine var oluşunun diyetini çalışarak, öğrenerek ve öğreterek geçirmek toprak misali insanı insan yapmanın bilimsel çerçevesi olarak görülebilir. Her konuda bilgi sahibi olmak mümkün olmayabilir. Buradaki en büyük güzellik ise yanlış bilgilendirmek yerine bilmiyorum diyebilmektir. Bilmedikleriniz karanlıkta kalmadan araştıran doğru donatılan bilim dolu bir hayat dilerim. Bilimle kalın. Hoşçakalın.

Tuğrul ÖZTÜRK

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu